başladığımızdaki konumumuzla, şu andaki konum arasında hakikaten dağlar kadar fark var. En basit örneği, eskiden toz maskesi dediğimiz, en ucuz şekilde üretilen ve herkesin kullandığı; içinin uhu ile yapıştırıldığı, kullananın akşama kadar sarhoş olduğu, sarı maskelerdi. Türkiye bunlarla başlayıp, şu anda belli endüstriyel merkezlerde, ciddi risk analizlerinin yapıldığı, hangi ürünlerin kullanılmasının gerektiğinin belirlendiği, hatta fabrika içersinde hangi bölümde hangi ürünün kullanılacağı gibi çok detaya inilen analizlerin yapıldığı bir ülke durumuna geldi. Sanayi tesisleri içinde, Marmara bölgesi (özellikle İzmit, İstanbul ve civarı), Ege bölgesi ( İzmir, Manisa) ve hatta yavaş yavaş Eskişehir, Adana, Mersin, GaziAntep, KahramanMaraş, Kayseri ve Konya, bu konuda çok yol kat eden illerimiz. Yani Türkiye, iş güvenliği konusunda, özellikle endüstriyel merkezler odaklı olarak çok yol kat etmiş durumda. Teknik emniyet denildiğinde ise, bir tesisin veya insanların bulunduğu veya bulunmadığı bir ortam olarak adlandıracağımız bir mekanın güvenliği ama teknik güvenliğinden bahsediyoruz. Buraya girdiğimizde de yine işin içersinde, prosesinden, ısıtmasına, soğutmasından, kullandığı kimyasalın yapısına kadar bir çok faktör mevcut. Örneğin doğalgaz konusuna çalışırken, bizim Draeger olarak ilgilendiğimiz konu; sadece patlayıcıdan korumak veya yanıcıdan korumak değil, çalışanları zehirleyici kimyasallardan da korumaktır. Doğalgaz sektörüne yönelik ne gibi hizmetler sunuyoruz derseniz, bu konuyu da iki bölümde inceleyebiliriz. Birincisi, bir doğalgaz şirketinin çalışanlarının kullandığı, kendilerini herhangi bir risk anında koruyacak giysiler ve koruyucu malzemeler. İkinci olarak ise, bu risk oluşmadan önce, bunu engelleyecek belki yanlış olur ama, bunu ilgililerine haber verecek, bilgilendirecek gaz saptama cihazları . Biz bu iki çerçevede doğalgaz firmalarına, dağıtıcılarına, bunları depolayan firmalara ürün sunuyoruz. Bireysel müşteriye değil, tamamen endüstriyel müşteriye yönelik çalışıyoruz. Bu bahsettiğimiz gaz algılama cihazları, hiçbir şekilde evler için yani bireysel kullanım için değildir. Gaz algılama konusunu, iki boyutta değerlendiririz. Birincisi sabit gaz algılama dedektörleridir. Endüstriyel tesislere monte edilen bu cihazlar, 24 saat, 365 gün sürekli ölçüm yapıp, size söz konusu gaz konsantrasyonunda yükselme varsa, bilgi verir. İkinci grup cihaz ise portatif gaz algılama dedektörleridir. Çalışanlar onları genellikle yakalarında taşırlar ve uyarı verdiğinde gecikmeden ortamı terk edebilirler. Gaz algılama dedektörleri konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli huDOĞAL GAZ DERGiSİ I S8 SÖYLEŞİ sus, ister endüstride olsun, ister evde olsun, bu cihazların kalibrasyonudur. Eve alınan dedektörlerin hem çalışıp, çalışmadığı, hem de doğru ölçüm yapıp, yapmadığını kontrol ettirmelisiniz. Mutlaka kalibrasyon dediğimiz, bizim belli doğrulamalar tekniği ile yılda bir sefer de olsa yapılması gereken işlemdir. Sertifikalı özel gazlarla yapılan bu işlem, ister ev tipi olsun ister endüstriyel tip olsun, her gaz algılama dedektörü için geçerlidir. İstediğiniz dedektörü alın, takın, yanınızda taşıyın yani bunun dünyadaki en iyi markalarından birisi ile yapın (ki bu marka Draeger'dir) sonuç değişmez. Bir dedektörü aldığınızda mutlaka kalibrasyonunun yapılması gerekmektedir. Bunun için önerilen 6 ayda bir, hatta çok sık kullanılıyorsa (portatif için konuşuyorum), çok sık gaza maruz kalıyorsa, değerlerinde sapmaya neden olacak, çevresel etkenlere maruz kalıyorsa, 3 ayda bir kalibre edilmelidir. Bu kalibrasyonu yılda bir sefer bile yapmazsanız, markası ne olursa olsun, o cihaza güvenemezsiniz. O cihaz doğru mu ölçüyor, yanlış mı ölçüyor, bunu bilemezsiniz. Metanda patlama seviyesi, alt patlama sınırı havada hacimce yüzde 5'tir. Yüzde 5'e geldiğinde cihazın alarm vermesi gerekir. Bu cihazların hepsini kalibre etmezseniz, bu oran yüzde ?'ye geldiğinde, cihaz alarm vermezse, elinizde istediğiniz kadar en iyi cihaz olsun, patlama olabilir. • • Doğal Gaz Dergisi Kasım-Aralık/ November-December 201O 4 7
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=