■ DO�AL GAZ DERGİSİ 162 � Yedi bin beş yüz yıllık geçmişe sahip olan Diyarbakır, binlerce yıllık gizemini surlar ve köprülerden sulara doğru fısıldayan kent olarak bilinir. Di1arbakır Dicle nehrinin suladığı � Mezopotamya'da bir tarihin izlerini bütün görkemiyle bugüne taşıyarak siyah bazalt surların içerisinde, yedi bin beş yüz yıldır gelen geçeni selamlıyor. Diyarbakır, tarihi boyunca büyük uygarlıklara vatan, kültür ve ekonomiye de merkez olmuş bir kenttir. Milattan önce 3 bin yıllarından itibaren Hurrilerden başlayarak, Osmanlılara kadar uzanan yoğun bir tarihi boyunca tam 26 değişik uygarlık Diyarbakır'a hükmetmiştir. Dicle Nehri'nin yukarı havzasında, Karacadağ'ın eteğinde, bazalt bir platonun üzerine kurulan Diyarbakır'ın kuruluş tarihi üzerine kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, M. ô. 30002000 yılları arasında burada HurriMitanniler'in hakimiyetinden söz etmek mümkündür. 4. yüzyılda, Roma İmparatorluğu ile Sasani Devleti arasındaki savaş sırasında, surlar bugün görülen şeklini alır. Bu dönemden sonra, Osmanlı hakimiyetine kadar, surlar sürekli onarılıp genişletiliyor. "Bekr'' adında bir aşiretin Arap akınları sırasında bölgeye yerleşmesiyle kent, "Bekr diyarı" anlamında, Diyarbekir adını alır. Tarihin suskun tanıkları: Surlar Diyarbakır'da surlar kenti bir baştan bir başa çevreleyerek kuşatıyor. Diyarbakır Surları, "Dünyanın, Çin Seddi'nden sonra ayakta kalan en geniş, en uzun ve en sağlam kalesi" olarak tanımlanıyor. Beş kilometre uzunluğundaki surların, 82 burcu var. Diyarbakır surları, yükseklik ve burçİ'annın büyüklüğü açısından dünyada birj(ıpi sırada. Bazı bölümlerinin yüzyıllar'.ptıcesinin çizgilerini günümüze kadfll<oruması, bu tarihi kalıntıları daha df kıymetli yapıSurların üzerindeki çift başlı kar- 'tal, kaplan, boğa, güneş.yıldız, at, insan, akrep sembolleri hemen dikkat çekiyor. Ayrıca Roma, Bizans, Abbasi, Mervanlı, Büyük Selçuklu, Şam Selçukluları, İnallı, Nizanlı, Eyyublu, Akkoyunlu, ve Osmanlı devletlerinin çeşitli kitabelerini görmek de mümkün. Diyarbakır Surlarının dört değişik yönde kapısı var. Bunlar "Dağ Kapısı''. ''Urfa Kapısı", "Mardin Kapısı" ve "Yeni Kapı" olarak adlandırılıyor. Tarihi kapıların yanından yukarı çıkan merdivenler burçlara ulaşıyor. Surların güney kesiminde bulunan 7 Kardeş Burcu, 1208 yılında Mimar İbrahim'in oğlu Yahya tarafından Artuklu hükümdarı Melik Salih adına yapılmıştır. Tarihi ve mimari değeri olan burcun üstünde çift başlı kartal ve kanatlı aslan kabartmaları ile burcu saran bir kitabe görülür. Artuklu Türklerinin anıtsal bir yapısı olan bu tarihi burç, tamamen bazalt kesme taştan yapılmıştır. Şehrin ve evlerin biçimlenmesinde surlar önemli bir rol oynamıştır. Kentin genişlemesini sınırlayan surlar nedeniyle evler hep birbirine yakın yapılmış, yollar birbirine dar sokaklarla bağlanmıştır. Ama bu sayede gölgelikler artmış ve yazın çok artan sıcaklıktan böylece kurtulabilmişlerdir. Hevse/ Bahçeleri Mardin Kapı'nın devamındaki surlar, burada kesintiye uğrar ve yol, Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri üzerindeki On Gözlü Köprü ve Gazi Köşkü'ne uzanır. Bu noktayla Dağ Kapı arasındaki 300 metrelik alanı, 1930'larda dönemin valisi sur içine hava girmiyor ve bu yüzden de bulaşıcı hastalıklar oluyor diye dinamit patlatarak yıktırmıştır. Soldaki Hevsel Bahçeleri, 1960'/ara kadar kentin akciğerleriydi. Halkın bütün sebze ve meyve ihtiyacı surlarla Dicle arasına yayılmış bu bahçelerden Adı şarkılara konu olln Diyarbakır'ın ünlü köprüsü MalaÔa'di, Diyarbakır-Batman yolu üzerinde, Silvan ilçesine 24 km. mesafedir. Kitabesinden 1147 miladı yılında Timurtaş Bin İlgazi . 'i �-'- ;· Bin Artuk tarafından yapt,ıı/dığı yazan köprü kabartmaları ve mimarisi ile eşsizdir. Her biri farklı uzaklıkta ve kırık hatlar halinde üç bölümden oluşan köprü, doğu ve batıda hafif eğimlerle yollara bağ/anmıştır. Orta bölüm kayalıklar üzerine oturulmuş bir kitle halindedir. Burada sivri şekilde ve 38. 60 metre açıklıkta çok büyük bir kemer ile sepet kulpu şeklinde, 3 metre açıklıkta küçük bir kemer vardır. Üçüncü bölüm fark edilir derecede birinci kısma paralel bir durum arz eder. Burada sivri kemerli iki açıklık ile yola bağlanan kesimde de bir açıklık görülür. karşılanıyordu. Geçmişi Bugüne Bağlayan Köprüler Malabadi Köprüsü Böylece köprü, biri diğerlerinden büyük olmak üzere beş gözlüdür. Köprünün boyu 150 metre, eni 7 metre, yüksekliği ise en düşük su seviyesinden kilit taşına kadar 19 metredir. Köprünün güney yüzünde büyük kemerin solundaki selyanın üstünde, oturan bir insan heykeli vardır. Bunun da üstünde tırtıllı güzel bir çerçeve içinde iki insan figürü buNnmaktadır. 'f3unlarJan biri ayaifta, dı'ipf 'ri oturmaktadır. Ayakta olan oturana bir şey sunmakta, oturan da ellerini uzatarak bunu alır vaziyette durmaktadır. Her ikisinin de başlarında sivri uçlu külah vardır. Bunun da ötesinde, yine bir çerçeve içinde ışınları ile bir güneş ve bir insan figürü bulunmaktadır. Renkli taşlarla inşa edilen Malabadi Köprüsü hakkında "Köprünün iki tarafında kale kapıları gibi demir kapıları vardır. Bu kapıların içinde, sağ ve solda, köprünün tfmeli beraberliğinde, kemerin altında ıanlar vardır ki gelip geçen, sağdan ve soldan geldikleri vakit misafir , oıuııar. Köprünün kemeri altında birçok adacık vardır. Demir pencerelerd'l mirsafirler oturup, kemerin karşı tarafındar ki adamlarla kimi so 1 hbet eder, kimi ağ ve oltalarla balık av/aflar. 1
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=