GÜNCEL DOĞAL GAZ DERGİSİ 163 36 Doğal Gaz Dergisi Mayıs - Haziran / May - June 2011 Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” ile binalarda enerjinin ve kaynaklarının verimli kullanılması, enerji israfının önlenmesi ve çevrenin korunması hedeflenerek mevcut ve yeni binalara verilmek üzere “Enerji Kimlik Belgesi” düzenlenmesi kararı alınmıştır. Mevcut binalar ve inşaatı devam edip henüz yapı izni almamış binalar için enerji kimlik belgesi alınması konusunda Temmuz 2017’ye kadar süre tanınmıştır. Yasal uygulamaların yürürlüğe girmesine ek olarak, Türkiye’de tüketiciler de enerji verimliliği konusunda giderek bilinçlenmektedir. Binalarda enerji verimliliği konusunda alınan tedbirlerin sonucunda işletim maliyetlerinde ciddi oranda düşüş görülmesi, bu alana yatırım yapan tüketicilerin sayısını da artırmaktadır. Ayrıca, enerji verimliliği konusunda yapılacak yatırımlara yönelik çeşitli bankalar tarafından eko-kredi adı altında uzun vadeli ve daha uygun koşullar altında finansman desteği sağlanması da bu gelişimi desteklemektedir. Türkiye’deki mevcut 16 milyon birimlik yapı stokunu ve her sene eklenen yeni binayı göz önünde bulundurduğumuzda, “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği”, artan tüketici bilinci ve fi nansman destekleriyle birlikte bina ve tesisat yalıtımı, aydınlatma, ısıtma, soğutma, havalandırma sistemleri gibi alanlarda yapılacak iyileştirmeler inşaat malzemeleri tüketimini artıracaktır. Isıtma, havalandırma, klima, boya, çimento, yalıtım sektörlerinde global oyuncuların Türkiye üretiminde payı yüksektir. Enerji Verimliliğinin Arttırılması Üretim Maliyetlerini Düşürecek Türkiye Enerji Verimliliği Derneği (ENVER) tarafından hazırlanan Temmuz 2010 tarihli “Türkiye Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışmaları Raporu”nda Türkiye’de alınacak önlemlerle, binalarda yüzde 30, sanayide yüzde 20 oranında enerji tasarrufu potansiyeline sahip olduğumuz ortaya çıkıyor. Bu noktada da, inşaat malzemeleri sektörü iki özelliği sebebiyle mevcut enerjinin daha verimli kullanılmasını sağlayacak en önemli sektörlerin başında gelmektedir. Birincisi, inşaat malzemeleri ürün olarak parçası oldukları yapılarda enerji verimliliğinin sağlanmasında önemli bir rol oynar. İkincisi, inşaat malzemeleri alt sektörlerinin pek çoğu enerji yoğun sektörler olmaları sebebiyle sanayide enerji verimliliğinin artırılması ile birim üretim başına düşen enerji kullanımının önemli ölçüde düşürülmesine yardımcı olur. Türkiye sanayisinde önemli bir payı enerji yoğun sektörler almaktadır. Bu sebeple, sanayi sektörü gerçekleşen nihai enerji tüketiminin yüzde 40’nı ve birincil enerji kaynağımız olan toplam elektrik tüketiminin yüzde 47’sini kullanmaktadır. Enerji yoğun sektörlerin başında bazı inşaat malzemeleri sektörleri gelmektedir. Demir-çelik, taşa ve toprağa dayalı sektörler toplam sanayi enerji tüketiminin yüzde 47’sini, kimya sektörü ise yüzde 11’ini temsil etmektedir. Sanayilerde enerji tüketiminde sağlanacak verimlilik çalışmaları ülkenin cari açığına olumlu yönde katkı sağlamanın yanı sıra enerji yoğun inşaat malzemeleri sektörlerinin global ve bölgesel piyasalarda rekabetçilik seviyelerinin artırılmasına yardımcı olacaktır. Bunlara ek olarak, şu anda Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİE) tarafından sanayilerde enerji verimliliği projelerine yönelik ayrılan destek bütçesinin sadece yüzde 20’si kullanılmaktadır. Bu destekten daha fazla projenin ve şirketin faydalanabilmesi için gerekli farkındalık yaratılırken, EİE prosedürlerinin de yapılacak incelemeler sonucunda daha etkin hale getirilmesi gerekebilir. Son olarak, Türkiye’de enerji verimliliği yatırımlarına yönelik ticari bankalar tarafından dış kaynaklı çeşitli kredi paketleri sunulmaktadır. Türkiye’nin, 17 Aralık 2010’da yayınlanan, 2010-2023 yıllarına yönelik “Sanayilerde enerji tüketiminde sağlanacak verimlilik çalışmaları ülkenin cari açığına olumlu yönde katkı sağlamanın yanı sıra enerji yoğun inşaat malzemeleri sektörlerinin global ve bölgesel piyasalarda rekabetçilik seviyelerinin artırılmasına yardımcı olacaktır” “Enerji verimliliği projelerine yönelik finansman modelleri, yaşanan küresel kriz koşulları ile uyumlu olmaması nedeniyle, Türkiye’de yeterince kullanılamamaktadır. Finansman ile ilgili mevzuat ve kurumsal yapılanma konusunda diğer ülkelerde uygulanan yöntemler de değerlendirilerek Türkiye koşullarına en uygun yaratıcı çözümlerin geliştirilmesine ihtiyaç vardır”
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=