Doğalgaz Dergisi 194. Sayı (Ocak-Şubat 2016)

SÖYLEŞİ 2016 yılında Ortadoğu'da bir türlü durulmayan çatışma ortamı, Rusya'daki siyasi kriz, düşük emtia fiyatları, Çin ekonomisin düşük büyüme performansı, petrol fiyatlarının gerilemesi, Avro bölgesinin büyüme performansı gündemimizde olacak. Türkiye ekonomisi için 2016 yılında dış talepte İran'ın dünya sistemine yeniden entegre olmasıyla ve Avro bölgesinde yüzde 2'nin üzerinde bir büyüme performansı ile canlanma yaşanacak. Bu durum ihracat performansımıza ve sermaye girişlerimize olumlu yansıyacak. Önümüzdeki dönem için en önemli beklentimiz 2016 yılında reform sürecinin AB üyeliği perspektifinin yeniden güçlenmesidir. Hükümetimiz tarafından açıklanan eylem paketi AB üyelik süreci ile daha kolay uygulanma imkanı bulacaktır. Hatırlanacağı üzere, 2002 sonrasında AB'ye üyelik müzakereleri sürecinde birçok ekonomik, siyasi ve sosyal reform hayata geçirildi. Dolayısıyla, yeniden başlayacak AB müzakereleri süreci, reform sürecini pozitif etkileyen en önemli motivasyon kaynaklarından biri olacak. Daha da önemlisi, AB'nin Türkiye'deki ekonomik reformlarda çıpa olması etkisi, bu dönemde fazlasıyla hissedilecek Rusya ile Türkiye arasında yaşanan gerginliğin dış ticarete yönelik etkilerinden bahsedebilir misiniz? Yaşanacak olumsuzlukların telafisi için ne gibi adımlar atılabilir? Şüphesiz Rusya Türkiye için, Türkiye de Rusya için çok önemli ülkeler. Her iki ülke birbirine sadece ticaret anlamında değil, aynı zamanda yatırımlar bakımından da bağlı. Bunun üstüne bir de, her iki ülke vatandaşlarının birbirleriyle evlenip aile oluşturmuş olmaları da eklenmiş durumda. Dolayısıyla ilişkilerin boyutu çok derin ve bu nedenle şahsen, her iki ülke arasında Türkiye sınırlarını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan sıkıntılı sürecin ilelebet süreceği kanaatinde değilim. Ayrıca özellikle enerji bağlamında ise yaşanan gerginliğin bugün için Rusya-Türkiye ilişkilerinde, önemli bir tehlike arz edeceğini de düşünmüyorum. Zaten geçen süre zarfında, Gazprom ve Rus Dışişleri Bakanlığı tarafında basına verilen beyanatlarda gaz akışında herhangi bir kesintinin yaşanmayacağı ve mevcut gaz akışının devam edeceği yönünde bildirimler oldu ve bugüne kadar da bir sıkıntı oluşmadı. Bu noktada, Türkiye'nin Rusya'ya olduğu kadar Rusya'nın da Türkiye'ye ihtiyacı bulunduğunu unutmamak gerekir. Örneğin Türkiye, Rusya'dan aldığı gaza ciddi bir bedel ödemektedir ve bu da Rus ekonomisi için kısa vadede ve özellikle bu konjonktürde kolay kolay vazgeçilemeyecek bir rakamdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=