içinse herhangi bir teşvik sözkonusu değil. Doğal gazı yaygınlaştırmaya çalışırken bir yandan da fuel-oil'e kolaylık getirilmesi olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu konuda BOTAŞ'ın herhangi bir çalışması sözkonusu mudur? EGO'ya yönelik de bazı sorularım olacak. Birincisi; eski havagazı tesisatlarında vana bina girişinde ve vana öncesi bir sızma olduğu takdirde gazı kesecek başka kesici vana bulunmuyor. Bölge istasyonları var sanıyorum, ama, ileride Ankara kent projesi ağ sistemine dönüştüğünde, bu gazı kesmek için düşünülen bir çözüm var mıdır? Örneğin, II. Aşama için sokak bazında, ev girişi bazında bir kesici vana konulabilir. İstanbul ve Bursa projelerinde servis kutularında bir vana yeralıyor ve gerektiğinde kesici vana olarak kullanılabilir. İkincisi, EGO tarafından hazırlanan yönetmelikte brülör ve seçimi 400 kW'a kadar olan kapasitelerde tek kademeli, iki kademeli ya da modi.ilatik olarak belirlenmiş. TSE ise DIN 4788'in tercümesi şeklinde brülör mütalaasını yayınladı. Buradaki bilgilerle kapasite sınırları getirilmiş. DIN normunda 200 kW'ın üzerinde iki kademeli brülör, 350 kW'tan sonra da iki selenoid zorunluluğu var. Bu ikisi arasındaki çelişki düzeltilebilecek midir? Teşekkür ederim. Kemal BIÇAKÇI: Birinci turdaki konuşmama eklemek istediğim bir kaç konu daha var. Öncelikle EGO'nun dönüşümle ilgili şartnamesi yürürlüğe giriyor. Bu şartnamenin gelişimi ile ilgili dönemsel bilgimiz var. Ancak bir şartname yürürlüğe girdikten sonra bir geçiş dönemi gerekebilir. Çünkü, gerek ürünler, gerek brülörler üzerindeki ekipmanlarda değişiklik olduğu zaman, imalatçının imalat planı yapabilmesi için en az üç ay öncesinden bilgilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca geçmişte yapılan uygulamalar bu şartname ile çelişikse teknik 54 bazda elbette istenen kriterler sağlanır, ama tüketicinin kafasında sorular doğabilir. Onun için bu konuya açıklık getirilmesi lazım. Örneğin şartnamenin belli bir tarihten itibaren geçerli olduğu ondan öncekilerin muaf olduğu açıklanabilir. Bir başka konuyu da genel fikir verebilmek açısından iletmek istiyorum. Anadolu'dan da doğal gazda kullanılan cihazları biz de kullanabilir miyiz diye talepler geliyor. Tabi birtakım değişikliklerle kombi tipi kat kaloriferi tüp gazla kullanılabiliyor ama, doğal gazın da LPG gibi emniyetli bir şekilde dağıtımının mümkün olup olmayacağı da gelen sorular ve talepler içerisinde yeralıyor. Eğer mümkün değilse nedenleri nedir? Bu konuda Gökhan Bey'den cevap alabilirsek çok yararlı olacaktır. Bir de takrar değinmek istediğim kombi kat kaloriferlerinin kabulleri konusu var. Örneğin, Ankara'da tahminen 30 bin ile 40 bin arasında olduğunu sanıyoruz. Bu adedi, elle kontrol etmek ya da yazılı kağıt üzünde kontrol etmek zaman içerisinde, işletme, müdahale, ulaşma açılarından da sıkıntı yaratabilir. Ben bu abonelerin bilgisayar kaydıyla adres bazında kontrol edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Yine bu çerçeve içinde, kombi kabullerinin, satılan adedin ancak % 10-15'i arasında kaldığını sanıyoruz. Bu olayın ticari, hukuki ve müşteri açısından sakıncaları var. Bunun da kesin bir çözüme ulaştırılması lazım. Öğrenmek istediğim başka bir konu da şu: 1991 yılı içerisinde gaz basıncında düşmeler oldu. Şimdi II. Aşama projesinde de bu tür sorunlar yaşanabilir. Önlemler alınıyorsa bunlar nelerdir? EGO resmi prosedür olarak bugünden kritik bölgeler varsa, adresleri bize verebilirse, oralardaki müşterileri uyarmamız açısından ya da servis hatları müracaadarı için biran önce EGO'ya başvurmaları uyarılarını yapma çalışmalarını başlatabiliriz. Çünkü vatandaş ancak kışın ortasında soğukta kalınca EGO'ya hücum ediyor. Tabii o zaman da EGO ekip ve organizasyon açısından muazzam zorluklar yaşıyor. Biz bu konuda en azında kendi müşteri portföyümüzü bilinçlendirme çalışmalarına girmeyi düşünüyoruz. Teknik olarak tartışılmasında yarar olan bir konuyu iletmek istiyorum. Binaların girişinde eski hat vanaları var. Bazı uygulamalarda bina hat vanasından önce, servis vanası takılıyor. Kazan dairesine giden hattın, • binanın ana hattından önce olması hususuna kesin bir açıklık getirilmesi lazım. Hasan TÜTER: Doğal gazın Ankara'da özellikle büyük kapasiteli yerlerde daha yaygın kullanılması için EGO'ya da büyük görev düşüyor. Zira temas ettiğimiz yerlerde ödeneksizlikten ya da tereddütten pek çok yakınmalar oluyor. Teknik yetersizlikleri de ayrı bir engel. Onun için EGO'nun daha üst düzeyde, hatta Büyükşehir Belediyesini de devreye sokarak çaba harcaması faydalı olur kanaatindeyim. Gaz basıncı konusuna ben de değinmek istiyorum. Ankara'da bina yapıları ve eski hattın da kullanılmasından ötürü mecburen 50 mbar basınç kullanıldı. Oysa bu basıncın yetmediği 70-80 dairelik bloklar sözkonusu olduğu zaman yakıcının seçilmesi, büyük hatların çekilmesi, booster gibi basınç arttırıcı cihazların konması türünden ek maliyetler ve imkansızlıklar doğuyor. Onun için büyük kullanımların olacağı yerle.rde gaz basıncının 500 mbar gerekirse 1 bar'a kadar çıkarrlabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Müstakil kazan dairelerinde bilhassa endüstri kesiminde 1 bar'dan daha yüksek basıncın BOTAŞ tarafından verilmediği söyleniyor. Bunun da aydınlığa kavuşturulması gerekir. Şu anda Türkiye'nin ilk doğal gaz dönüşüm projesini uygulamış olan EGO'nun çalışmaları doğal olarak diğer şehirlerde de uygulanmak isteniyor.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=