Doğalgaz Dergisi 21. Sayı (Temmuz/Ağustos 1992)

mız, toplumsal mutluluğumuz için şarttır. Diğer önemli bir konu alternatif enerji sistemleri üzerinde çalışılmasıdır. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, dalga enerjisi gibi sistemler çok önemli. Bacalara, eğer doğal gaz değil de, hala o ağaçlı kömürünü kullanmaktan uzaklaşamamışsak hiç olmazsa fıltrirasyon mekanizmasının getirilmesi lazım. Tehlikeli atıkların ayıklanması, depolanması, nakliyesi, ayrıca mimari açıdan yapılaşma, rüzgar kanallarının açılması konuları da çözümlenmesi gereken önemli sorunlardır. Bu sorunlar da sürdürülebilir kalkınma kavramı içerisinde ele alınarak çözümlenebilir ve tüm dünya insanının da böyle bir kalkınmanın devamını istediğini görüyoruz. Bakın Rio'daki Çevre Zirvesi'ne 30.000 insan katıldı. Demek ki her yerde duyarlılık artıyor ve ancak hep birlikte dünya sorunlarının üstesinden gelinebileceği biliniyor. Doğal gazın sizce Tiirkiye'de çevre apsından önemi nedir? Hem sanayi hem konut krıllanımı açılarından bunu irdeler misiniz? Enerji kaynakları üçe ayrılıyor. Yenilenebilir kaynaklar; hava kütleleri, rüzgar, su kuvveti, güneş gibi. Bunlar her gün döngülerini tamamlayarak bize enerji imkanı sunan sistemlerdir. Şartlı yenilenebilir sistemler; bunlar belirli türler, belirli bitki vejetasyon toplulukları ve belirli hayvan popülasyonlarıdır. Örneğin balinadan çıkan amber yağı, orkidelerin yumrularından elde edilen sahlep, şartlı yenilenebilen kaynaklardır. Bunları ölçüsüzce doğadan çıkartmaya devam edip yok edersek, bir daha yerine koymamıza imkan kalmaz. Üçüncüsü ise yenilenemeyen kaynaklardır. Bunlar tüm mineraller, madenler, yakıt olarak kullandığımız kömür, petrol rezervleridir. Zaten doğal gaz da petrol tabakalarının üst kısmındaki hava boşluğunda olan metan (CH,1) gazından oluşmaktadır. Yani doğal gaz da yenilenemeyen kaynaklardandır. Ama bunu bugün kalkınmış ülkeler büyük bir başarı ile kullanmaktadırlar. Avrupa'da, Amerika'da, Rusya'da doğal gaz önemli bir yakıt olarak yerini almıştır. Örneğin İngiltere, doğal gaz sayesinde hava kirliliğinin büyük bölümünü önlemeyi başarabilmiştir. Çarpıcı bir örnek olarak; İngiltere'de 1952 yılının Aralık ayında "London Smoke" diye tarihe geçen olayda yaşı 50'nin üzerinde 4000 kişi ölmüştür. Sebebi havadaki 300 mikrogram m3 kükürt ve azotoksit bileşikleri ve karbondioksit, karbonmonoksit vb. kimyasallardır. Bizde ise hava kirlilik oranı çok daha büyük rakamlara ulaşmaktadır. İstanbul'da 600, Erzincan'da 800, Bursa'da 900, Kayseri'de 850 mikrogram m3 kükürcdioksit bileşikleri ve konsantrasyonu sözkonusu olabilmektedir. Buna son verecek çarelerin başında da doğal gaz gelmektedir. Doğal gaz havayı kirletmeyen, gerçekten alternatif bir yakıt, modern bir enerji kaynağıdır. Dolayısı ile kullanım sahasını da sanayi ve konut diye ayırmadan, kullanılabildiği her yerde yaygınlaştırılması, dağıtım ağlarının sürekli genişletilmesi gerektiğine inanıyorum. Hazırlık masrafları, montaj işleri pahalıya geliyor deniyor. Bunlar aşılabilir, taksitlere bağlanabilir. Bugün insanlarımız yüklü taksitlere girerek, milyonlarca liralık arabalar alabiliyorlar. Kendi evinizde doğal gaza dö"niiJiimit düjiniiyor mıısıımız? Bir endiistriye/ tesis yo·neticisi olsanız doğal gaza dbniişiimii o·ngb"riir miiydiiniiz? Benim orurduğum sokağa henüz doğal gaz hattı gelmedi. Ama geldiği zaman memnuniyetle evimde kullanmayı düşünüyorum. Havagazı kullandığımız zamanları hatırlıyorum, bir yanardı bir yanmazdı. Daha sonra tüpgaza geçtik. Onun da kullanımında bazı tehlikeler olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Zaman zaman arzu edilmeyen kazaların olduğunu üzülerek izlemekteyiz. Doğal gaz ise son derece düzenli ve kontrollü yakılabilen bir yakıt olarak evlerimizi ısıtarak, sıcak suyumuzu, enerjimizi ayağımıza getirmektedir. Tabii doğal gazı da getirirken bazı ana kriterleri gözden uzak tutmamak lazım; gerekli malzemelerin kullanılması, muhafaza sistemlerinin son derece iyi yapılmış olması gerekir. Zaten bununla ilgili ihtisas yapmış uzmanlarımızın da bu konularda en büyük titizliği gösterdiklerine inanıyoruz, bundan da müsterihiz. Dünyada 1830 yılında 1 milyar insan yaşamaktaydı, 1930'a kadar geçen 100 yıllık sürede bu nüfus katlanarak 2 milyara çıkmıştır. 1974'te yani 44 yıl sonra bu rakam 4 milyara ulaşmıştır. Bugün dünyamızda 5.6 milyar insan yaşamaktadır. 1 milyarlık artış için 10 yıl yeterli olmaktadır. 5.6 milyarlık nüfusa karşılık, dünyanın yıllık oksijen üretim miktarı 70 milyar tondur. 2020-25 yıllarında dünyada 8.5 milyar insanın varolacağı öngörülmektedir. Buna karşılık eğer .kirlilik bu şekilde devam ederse 30-35 yıl sonra ormanlarımız, denizlerimiz daha fazla tahrip edilmiş olacak, sulak alanlarımız yaşanabilir olmaktan çıkacak ve hesaplara göre dünyadaki oksijen miktarı 45 tona inecektir. Görünen bu kritik duruma rağmen karamsarlığa, ümitsizliğe kapılmadan, yaratıcı gücüyle insan daima iyimserliğini koruyarak bu tabloyu değiştirmekle sorumlu. O zaman neden biz de endüstride havayı kirletmeyen bir enerji sistemini kullanmayalım. Üstelik gelişen teknoloji ile birlikte hızla elektronik, kompüterize sistemlere geçiliyor. Herşey daha modern hale dönüşürken yakıt sistemlerinin de modernleştirilmesi uygun olur. Dolayısıyla, endüstriyel faaliyet gösteren tesislerde doğal gaza geçilmesinin son derece faydalı sonuçlar vereceğine yürekten inanıyorum, tavsiye ediyorum. Sorıılarımızı yanıtladığınız için, okuyttcıtlarımız adına çok tqekkiir ederiz. Röportaj: Hatice ORMAN TARIK 65

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=