27 ENERJİ & DOĞALGAZ • MART-NİSAN / 2025 SÖYLEŞİ etkili oldu. Bu kapsamda işletmeler yüksek faize rağmen yatırım yaptı. Yeni yatırımlar az olsa da iyileştirme projelerine yoğun ilgi gösterildiğini söyleyebiliriz. Bu yılın ilk çeyreğini değerlendirecek olursak; özellikle artan VAP ve yeşil dönüşüm destekleri ile düşmesi öngörülen politika faizinin olumlu etkisiyle 2025 yılında enerji verimliliği yatırımlarının hız kazanması bekleniyordu. Ancak maalesef beklenen olmadı. Dünya genelinde yaşanan küresel ekonomik gelişmeler ve ticaret savaşları ile ülkemizdeki yavaşlamanın etkisi ekonomideki bilinmezlikleri artırdı. Bunun neticesinde de yatırımların ötelendiğine şahit oluyoruz. Yılı kapatmamıza daha 3 çeyrek olmasına rağmen, tahminimiz 2025 yılının ancak 2024 yılı ile benzer seyredeceği ve pazarın beklenildiği gibi büyümeyeceği yönünde. Öte yandan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı dahilindeki eylemler hayatımıza girmeye başladı. Bunun ilk somut örneğini Maden Kanunu’nda enerji verimliliğine yönelik kritik düzenlemeler yapılması neticesinde görmüştük. VAP kapsamındaki enerji verimliliği projelerindeki üst limitin ve gönüllü anlaşmalardaki limitin yükseltilmesi de bu alanda yatırım hedefleyen firmaların önünü açtı. Bir diğer önemli konu geçmişte sadece enerji verimliliğine yönelik 5. Bölge yatırım teşviki sağlanırken bunun kapsamı genişletildi. Artık enerji, su, kaynak verimliliği gibi yeşil dönüşüm kapsamındaki tüm yatırımlara, daha kolay bir prosedürle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 5. Bölge yatırım teşviki sağlanıyor. Artık önümüzde enerji verimliliği adına çok büyük bir adım atmamızı sağlayacak önemli konular var. Bunlardan ilki taksonomi. Sürdürülebilir iş modellerini teşvik etmeyi amaçlayan bir sınıflandırma sistemi olan taksonomi düzenlemesine uygun projeler geliştiren işletmeler, bankalardan ve finans kuruluşlarından daha uygun kredi koşullarıyla finansman sağlayabiliyor. Bu kapsamda Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK) tarafından hazırlanan Bankaların Yeşil Varlık Oranı Hesaplaması Hakkında Tebliğ Resmî Gazete'de yayınlandı. Bu tebliğin üç önemli fayda sağlayacağını öngörüyorum. Bunlarda ilki ‘Finansmana Erişim Kolaylığı’. Çünkü tebliğ, bankaların çevresel sürdürülebilirliğe katkısını ölçmek amacıyla yeşil varlık oranı hesaplamasını zorunlu kılıyor. Bu oran, enerji verimliliği projeleri gibi çevresel hedeflere önemli katkı sağlayan faaliyetleri finanse eden varlıkları içeriyor. Bu durum, enerji verimliliği projelerinin bankalar tarafından daha fazla tercih edilmesine ve dolayısıyla bu projelerin finansmana erişiminin kolaylaşmasına yol açabilir. İkinci önemli konu, bankaların yeşil varlık oranlarını artırma hedefi, enerji verimliliği sektörüne yönelik yatırımların artmasına neden olabilir. Bu da sektörde büyümeyi teşvik edebilir. Son olarak, bu tebliğ, enerji verimliliği projelerinin belirli teknik tarama kriterlerine uygun olmasını ve çevresel hedeflere katkı sağlamasını şart koşuyor. Bu durum, sektörde standartların oluşmasına ve projelerin şeffaf bir şekilde değerlendirilmesine katkı sağlayabilir. Bu konuya ek olarak İklim Yasası’nın çıkması ve Emisyon Ticaret Sistemi ile ilgili mevzuatların yürürlüğe girmesi de enerji verimliliği yatırımları için bir katalizör görevi üstlenecek. Son olarak Ticaret Bakanlığı’nın Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği olan Responsible Programını da ihracatçı firmaların gerek yeşil dönüşüme hazırlık süreci gerekse finansal destek noktasında son derece önemli bir gelişme. Öte yandan enerji hizmet şirketlerinin pazar büyüklüğünün artırılması, bunların daha aktif hale getirilmesi ve özellikle enerji verimliliği projelerinin Enerji Performans Sözleşmeleri yoluyla yapılmasını sektörün gelişimine büyük fayda sağlayacaktır. Gelişmiş ülkelerde de yapı bu şekilde ilerliyor. Enerji hizmet şirketlerine sağlanacak finans kaynakları ile bunları sigorta poliçeleri ve teminatlarla desteklemek de pazarın gelişmesi adına büyük önem arz ediyor. SON OLARAK EKLEMEK ISTEDIKLERINIZ? 2025, özellikle AB’ye ihracat yapan firmalar için kritik bir yıl. Çünkü 1 Ocak 2026 itibarıyla alüminyum, çimento, demir-çelik, elektik, hidrojen ve gübre sektörlerinde doğrulama ve karbon fiyatlandırmaya ilişkin yükümlülükler devreye girecek. Bu kapsamda AB Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki (ETS) ücretsiz tahsilatların 2026’dan başlayarak 2034’e kadar kademeli olarak sonlandırılması öngörülüyor. Bu, işin finansal boyutu. Döngüsel ekonomi kapsamında baktığımızda da uluslararası tedarik zincirleri kaynak yoğun sektörlerden başlamak üzere üreticileri daha az emisyonla üretilen, temiz ve çevreci ürünlere yönlendirmeye başladı. Dolayısıyla bu altı sektör ve onların tedarikçisi olan yan sektörler başta olmak üzere tüm sektörlerin enerji verimliliği hale gelmek için adım atması gerekiyor. Böylece hem AB ile ticaretimizde rekabet avantajımızı koruyabilir hem de iklim krizine karşı daha sürdürülebilir, dirençli ve yenilikçi bir ekonomi temelinin atılmasına katkı sağlayabiliriz. Aksi durumda ise kaybedilen her gün şirketlerin geleceğini, sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkiliyor. n
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=