RAPOR 44 ENERJİ & DOĞALGAZ • TEMMUZ - AĞUSTOS / 2025 geliştirilmesiyle birlikte gerçekleşti. Hindistan’ın, 2030 yılına kadar enerji üretim kapasitesinin %50’sini fosil dışı kaynaklardan sağlama hedefini planlanandan önce yakalaması bekleniyor. Güneydoğu Asya ise yeni teknolojilerin yaygınlaştırılmasında diğer bölgelerin gerisinde kalsa da, temiz enerji tedarik zincirlerinde Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyor; özellikle güneş paneli üretiminde. Endonezya, dünyanın en büyük nikel üreticisi konumunda. Gelişmekte olan ülkelerde büyüyen finansman açığı, uluslararası kaynakların daha büyük rol oynaması gerektiğine işaret ediyor. Gelişmekte olan ülkelerde (Çin hariç) temiz enerji yatırımları için uluslararası finansmanın harekete geçirilmesi, yerel sermaye piyasalarının geliştirilmesiyle birlikte ele alınmalı. Uluslararası kamu finansmanı, özel sektör yatırımlarını harekete geçirebilecek bir katalizör rolü oynayabilir. Ancak bu finansman şu anda EMDE ülkelerindeki temiz enerji yatırımlarının sadece %7’sini karşılıyor (yıllık yaklaşık 32 milyar dolar) ve bu oran, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarının ve beklentilerinin çok altında kalıyor. Çin’in yurt dışına yönelik enerji yatırımlarında ve resmi finansman desteğinde temiz enerji ve temiz teknoloji üretimine olan pay giderek artıyor. Çin, uzun yıllardır enerjiyle ilgili sektörlerde – kömürle çalışan yeni santraller hariç – geniş bir yakıt ve teknoloji yelpazesinde önemli bir dış yatırımcı konumunda. Ayrıca kritik mineraller alanında da etkin. Ancak son yıllarda yatırım odağında bir değişim sinyali görülüyor. Son beş yılda, Çinli elektrikli araç (EV) ve batarya üreticileri, Endonezya, Tayland, Brezilya, Meksika ve Türkiye gibi büyük pazarlarda üretim tesisleri kurmak ve büyütmek için yaklaşık 80 milyar dolarlık yatırım açıkladı. Güneydoğu Asya’da uzun süredir faaliyet gösteren güneş paneli üreticileri de yurt dışı stratejilerini yeniden değerlendiriyor ve Orta Doğu’daki fırsatları daha yakından inceliyor. İhracat kredi ajanslarına (ECA) dair yapılan yeni analizler, enerji sektörünü finanse etmedeki değişen rollerini ortaya koyuyor. ECAlar, özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelik olmak üzere, çok daha büyük miktarlarda ticari finansman akışına olanak tanıyan kredi garantileri sağlıyor. Son on yılda, bu kurumlar fonlarının daha büyük bir bölümünü fosil yakıtlardan uzaklaştırmaya başladı. Son on yılda hızla yükselen sürdürülebilir finans, artık bazı engellerle karşı karşıya. Bazı alanlar hâlâ güçlü; örneğin yeşil tahviller öncülüğünde sürdürülebilir borçlanma araçları. Ancak finans kurumlarının kendi faaliyetlerini "yeşilleştirme" yönündeki önceki yoğun çabaları yavaşladı; bunun başlıca nedeni, bazı kilit piyasalarda düzenleyici ve politika desteğinin zayıflamış olması. Enerji inovasyonunda faaliyet gösteren firmalar, yükselen sermaye maliyetlerine ve politika belirsizliğine uyum sağlamaya çalışıyor. Bu süreçte, girişim sermayesi yatırımlarının yapay zekâ projelerine yönelme işaretleri görülüyor. 2024 yılında temiz enerji Ar-Ge harcamaları hem kamu hem de özel sektör desteğiyle artmaya devam etti. Ancak enerjiyle ilgili girişim sermayesi yatırımları son iki yıldır düşüşte. Buna karşılık, yapay zekâ alanındaki yatırımlar 2024’te 84 milyar dolara ulaştı – bu, enerjiyle ilgili girişim sermayesinin üç katı. Enerji Ar-Ge bütçelerine göre sıralanan ilk 20 şirketin bileşimi, 2015’e kıyasla büyük ölçüde
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=