OO�AL GAZ DERGiSi SAYI 26 Ediz HUN İstanbul 1940 doğumlu olan Ediz HUN, 1963-1967 yılları arası,ıda Türk Sineması'nda baş aktör olarak görev yaptı. Norveç Troundheim Üniversitesi Biyoloji ve Kimya Fakültesi'nden 1981 yılında mezun olduktan sonra, Türkiye'yi Koruma ve Yeşillendirme Kurumu, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı ve Doğal Hayatı Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. Halen Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler M.Y.0.'da çevre koruması konusunda dersler vermekte olan HUN, 1 Ocak 1992 tarihinden itibaren Çevre Bakanlığı'nda önce Danışman, daha sonra lstanbul Bölge Müdürü görevlerinde bulundu. Evli ve iki çocuklu olan HUN, Norveçce biliyor. Oldukça başarılı bir sinema kariyerinden sonra Norveç1ce kimya ve biyoloji eğitimi gören Ediz HUN, çevre korumasına yönelik faaliyetlerinde de, en az sinemada olduğu kadar başarılı bir performans gösterdi. Birbirinden tamamıyla farklı iki alanda elde ettiği başarıları, iyimser ama mücadeleyi elden bırakmayan kişiliğine bağlamak gerek. "Düşünen, düşündükçe tekamülü artan olağanüs58 tü bir varlık" olarak tanımladığı insana duyduğu güven ve verdiği değerle, giderek kirlenen dünyamızın korunmasında mutlaka başarıya ulaşılacağına gönülden inanıyor ve bu doğrultuda sınırsız çaba gösteriyor. Kendisiyle Türkiye1nin çevre sorunları hakkında görüştük. DOĞAL GAZ: Sayın HUN, çevre kirliliği gıi'niiıniizde oldukça sık kullanılan teriın oldu. Sizce iwaıılar btt terimi k11!fa111rken yeterince bilinçli ıni? HUN: Çevre kirliliğini modern insanın, yani bizim, ekosistemi kabul edilemeyecek şekilde zorlaması ve onun da bize gösterdiği tepki şeklinde tarif edebiliriz. Kullanılmakta olan kaynakların yanlış yerde ve hatalı olarak tesis edilmesi, çevre kirliliğine sebep olur. Bugün, insanlık hakikaten büyük bir çıkmaza girildiğini idrak etmiştir. Bu yüzden çevre kavramı da yayıldı. Bilinçli ya da bilinçsiz olması bugün için hiç önemli değil. Mühim olan, bu kavramın zihinlere yerleşmiş olmasıdır. İşi bilenler olabilir, bilmeyenler olabilir. Ama neticede, içinde yaşadığımız bu ekosiscemin canlılar için ne derecede önemli olduğunun bilincine varmak için yola çıkmışız. Bu da, ancak 801 lerden sonraki 1 O senelik zaman dilimine sığabilmekce. Dünyaya baktığınız zaman da, durum farklı değil. Türkiye'de hakikaten büyük duyarılılık oluştu. Sadece İscanbul'da değil, başka kentlerimizde, hacca kırsal kesimde... Köylü belki karbondioksici, kükürcdioksici bilmez ama, olayın önemini kavramış durumdadır. İnsanlar duyarlı olduğu müddetçe, çevre sorunlarıyla mücadele edecek gücü kendimizde bulabiliriz. Belki çevre kirliliği cerimını yeterince bilinçli kullanmıyoruz ama, en azından içinde yaşadığımız ekosistemde, bu biosferde, havanın, suyun, toprağın, bizim için arzecciği hayati ehemmiyeti artık idrak ecmiş durumdayız. DOĞAL GAZ: Tiirkiye'nin acil olarak ele almınası gereken somııları neler? HUN: Bunu ana hatlarıyla ikiye ayırmak gerek; şehirlerdeki ve kırsal kesimdeki sorunlar olarak. Basitten karmaşığa doğru gidersek, şehirlerde ses ve görüntü kirliliğinden başlayabiliriz. Özellikle, gürültünün önüne geçilebilmesi için caddelerde, sokaklarda devamlı ölçümler yapılmalı. Daha sonra su kirliliği geliyor ki, bu çok derin bir konu. Marmara'ya her yıl 70 milyar mı artık deşarj edilmekte. Ayrıca Karadeniz'den namütenahi kirlilik akıyor. Marmara'nın kendini yenileyebilme kapasitesi çok zayıf. Neticede, ufak bir içdenizdir. Sahilleri doldurmaya devam ettiğimiz, kanalizasyon ve sanayi atıklarını arıtmadan deşarj ettiğimiz takdirde, su kirliliği devam edecek ve gün gelecek şimdi yalnız sahillerde duyulan koku, denizin ortalarına kadar ulaşacak. Hava kirliliğine gelince; müteaddit defalar yapılacak ölçümlerle, havanın kirlilik düzeyi halka açıklanmalıdır. Halktan hiçbirşey gizlenmemeli. Belki biliyorsunuz; 1952 senesinde, 13-18 Aralık tarihleri arasında Londra'da, şimdi "Landon Smog" olarak anılan büyük bir facia yaşandı. Havadaki SO2, C02, NOx ve partikül madde oranlarının yüksek kon-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=