•• • SOYLESI .:» ınterview EDİZ HUN İstanbul 1 940 doğumlu olan Ediz HUN, 1 9631 967 yılları arasında Türk Sineması'nda baş aktörolarakgörevyaptı. NorveçTroundheim Üniversitesi Biyoloji ve Kimya Fakültes i 'nden 1 981 yılında mezunolduktansonra, Türkiye'yi Koruma ve Yeşillendirme Kurumu, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı ve Doğal Hayatı Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. Halen Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler M.Y.O.'daçevrekoruması konusundadersler vermekte olan HUN, 1 Ocak 1 992 tarihinden itibaren Çevre Bakanlığı'nda önce Danışman, daha sonra İstanbul Bölge Müdürü görevlerinde bulundu. Evli ve iki çocuklu olan HUN, Norveççe biliyor. As we're about to reach the 1993 - 94 winter season, urgent precautions should be taken in order to assure healty and clean air. Belowyou many find an interviewon air pollution problem with Mr. Ediz HUN, who is well known with his tense and original studies on ecology ; the product of his deep commitment to all living creatures and nature. 1993-94 Kış mevsiminin yaklaşt ı ğı ve çevre kirliliğinin tehlike s ı nırlarını zorlamaya başladığı şu günlerde, sağlıklı ve temiz hava sağlayabilmek için acil önlemlerin alınması zorunlu hale gelmiştir. Herşeyden önce·doğaya ve tüm canlılara saygı ve sevgi göstermek gerekt i ği ina ncıyla çevre konusunda duyarlı ve özgün çalışmaları ile tanınan Ediz HUN ile hava kirliliği konusunda yaptığımız görüşmeyi sunuyoruz DOĞ ALG AZ: Sayın HUN, İstanb1tllıılar, 1993-94 kıpnın da, I 992-93 kı11 gibi geçmesinden endi1e dııyııyorlar. Ba1ta İstanbııl olmak iizere, Tiirkiye'nin büyiik 1ehirlerinin, hava kirliliği konımmda 1tlmlararası standartlara gô're dıırıımıı nedir? Sizce b11 konııda alınan ô'nlemler yeterli midir? Alınmasını ôiıereceğiz ba1ka ne tiir ô'nlemler olabilir? EDİZ HUN: 1992-93 yılı kış aylarını kapsayan dönemde hakikaten, çok huwrlu yaşadığımız söylenemez. Kirli, partiküller ve kimyasallar bakımından yoğun bir atmosferi teneffüs ermek zorunda kaldık. Bunun haklı endişesiyle, acaba bu yıl hava nasıl olacak, sorusu akla geliyor. Önce hava kirliliğinin ne olduğunu söylemek gerekli. Hava kirliliği, basit ifadeyle, havadaki yabancı maddelerin yoğunluklarının istenmeyen düzeye erişmesidir. Bunların belli bir bölümünü aerosoller, diğer bir bölümünü ise, partikül dediğimiz küçük parçacıklar ve çeşitli kimyasallardan teşekkül ermiş gazlar oluşrurnyor. Bunlar oksijenli, azotlu bileşikler olabilir; halojenler, organikler, radyoaktifizoroplar ve rozlar olabilir. Bunların kaynakları çok önemlidir.Kirliliği ikiye ayırmak gereklidir; kırsal kesimde karşımıza çıkan rahatsızlıklar ve büyük yerleşim merkezlerindeki rahatsızlıklar. Özellikle iki ana tema üzerinde durmak lazım . Birincisi , kış aylarında yakır olarak kullandığımız malzemenin kalitesizliğinden kaynaklanan hava kirliliğidir. İsranbul'da bugün, 6-6.5 milyon ron linyit, ocaktan çıkrığı gibi, işlenmeden kullanılmaktadır. Oysa,dünyanın hiçbir yerinde linyit, ocaktan çıkrığı gibi kullanılmaz . Henüz cam gelişmemiş bir kömür olan linyit, önce kurutma işlemine, bundan çıktıktan sonrakarbonizasyon işlemine bırakılmalıdır. Böylece, içindeki roz, kükürt bileşiklerinin azaltılarak, DO�AL GAZ DERGİSİ SAYI . 28 52 karbon ve uçucu madde değerlerinin arttırılması ve dolayısıyla ısıl değerinin yani kalori değerinin yükseltilmesi söz konusu olmalıdır. Ayrıca, bunun yanında, kömüreririlerek roz haline geririliyor ve içine kireç karılarak birikerleniyor. Böylece bu kireç, kömürdeki kükürtle birleşiyor ve kalsiyum sülfata dönüşüyor. Dolayısıyla, havadaki küki.ırr kirliliği de ortadan kalkıyor. Linyitin bu şekilde bir işlemden geçirilmesi, ocaktan çıkar çıkmaz istifademize sunulmaması gerekli. İkinci bir önemli konu, egzoz gazlarıdır. Bunun hava kirliliğindeki payı % 50'leri geçiyor. DüşLinün ki, şu anda İsranbul'da 970 bin tane araç var. Her gün 400-450 araç trafiğe çıkıyor. Bunun yanında İstanbul, 1600 km2 'lik bir sahayı kaplıyor. Bu, Türkiye'nin beşyüzde biridir. Buna mukabil, Türkiye nüfusunun % 22'si bu merkezde yaşıyor. Yine Türkiye sanayinin % 63'ü İsranbul'da konsantre olmuş vaziyette. Dolayısıyla, kirliliklerin kaçınılmaz olduğu bir gerçek olarak karşımızda bulunmakta. Bugün için aromatik hidrokarbon dediğimiz organik bileşiklerin % 4 1 'i taşıtlardan kaynaklanıyor. Azoroksir yani NOx dediğimiz nitrat ve nirrir şeklindeki bileşiklerin % 63'ü ve hepimizin yakından bildiği, tanıdığı bir öldürücü gaz olan karbonmonoksicin % 65'i, yine taşıtlardan kaynaklanıyor. Bu durumda ne gibi ön-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=