!emler alınabilir? İki ana kirlecicimiz var: 6-6.5 milyon ton linyir, 1 milyon ton civarında ithal pecrokok - ki bu yanlış bir yakıt. Çünkü içinde aromatik hidrokarbonlar var-ve 1 milyon ton kadar fuel-oil, bir o kadar da benzin ve mazot kullanımı, yani İstanbul için 10 milyon tonluk yakıt kullanımı söz konusu. Doğal Gaz Dergisi'nin 27. sayısında yer alan söyleşide belirtilen başka bir konuya değinmek istiyorum. "Hava kirliliği bereket versin ki, rüzgarlar vasıtasıylabertarafediliyor" denilmekte. Problemin çözümünün bu denli basit olmadığı kanısındayım. İstanbul yedi tepe i.izerine kurulmuştur. Yedi tepenin getirdiği bir yi.ikseklik farkı ve özellikle de doğu rüzgarlarının etkisiyle kirliliğinin bertaraf edilmesi pek o kadar kolay değildir. Bunun bilimsel çareleri var. Doğal gazın yaygınlaştırılması ve binalara monrajının hızlandırılması gereklidir. Kükürdü ve tozları az, buna mukabil ısıl değeri yüksek olan yakıtlar kullanılmalıdır. Mutlakakurşunsuz benzine geçilmelidir. Özellikle sanayi ve kamu kesiminin kullandığı büyük binalarda, baca gazları mutlaka arıcılmalıdır. Binalardaki yakıt sistemleri düzeltilmeli; düzgü n bir yakma ve kurma sistemi oluşturulmalıdır. Isı yalıtımına önem vermekgereklidir. Bu Türkiye' de tam manasıyla heni.iz kavranmış değil. Hava kirliliği, sadece insan sağlığını bozmakla kalmayıp, doğal kaynaklarımızı rahrip ediyor; eski eserlerimizi bozuyor; iş gücünü azaltıyor; verimi düşürüyor. Top yekün Türkiye'mizin ekonomisini bozacak şekilde bizi tehdit ediyor. Hava kirliliğinin mutlaka üstesinden gelmeklazım. Örneğin, Fransa·ela ısı yalıtımı yapılmış binalara devler destek veriyor. Almanya'da ise, bu cip binalar için belirli bir süre vergide indirim sağlanıyor. Oysa Ti.irkiye'de, ısı yalıtım ı yapılmış binalar lüks sınıf inşaat kapsamına alınıyor. Aslında, ısı yalıtımı desteklenmeli ve enerji kaybı bu yolla önlenmelidir.Yeşil alanlar arccırılm alıdır. Yeşil alanlar, büyük ağaçlarla, küçük ağaçların cam bir armoni içinde bulunabileceği büyük sahalardır. Küçük parklar yapıp, oralara çiçekler dikmekle bu iş olmaz. Kilometrekareleri kapsayan sahalar halinde yeşil alanların düzenlenmesi gereklidir. Maalesef, Türkiye'de yeşil alanlar her geçen gün, biraz daha tahrip olmaktadır. Özellikle ele İstanbul söz konusu ise, kişi başına 0.30 m 2 yeşil alan düşer duruma gelmiştir. Bir başka konuya gelmek isciyonım. Dünyanın bir topografyası vardır. Şehirleşmenin ele, bu yeryüzi.i şekillerine uydurulması gerekiyor. Aynı zamanda yapılaşmanın meteorolojik koşullara, iklim şartlarına göre de düzenlenmesi gerekiyor. Nasıl Avrupa'da, Amerika'da olduğu gibi yapınızı gelişigüzel renkle boyayamıyorsanız, gelişigüzel yapı da yapamazsınız. Örneğin, Park Otel görüntüyü kirleten, şehirde rüzgar kanallarını bloke eden korkunç bir bina. Zamanında inşaat izni verilmesi haca idi ve yıkılması daha uygun olacak. Bir de, merkezi ısırma sistemlerine geçilmesine önem verilmelidir. Bu, doğal gazla, karbonu yükseltilmiş veya koka dönüşebilir linyitle yapılabilir. Bunları tedbir olarak alırsak, İstanbul halkı daha sağlıklı hava teneffüs erme imkanı bulacak. Aksi halde, bir bilim adamı olarakgörüyorum ki, bukışgeçen kıştan daha kötü olacak. DOĞ AL GAZ: Bt1şta havt1 kirliliği olmak iizere, çevre kirliliği ile ilgili tiim konıılardt1 İstanbıı/Biıjıükşehir Belediyesi'nin yaptığı çt1lışmt1lt1r nelerdir? E.HUN: Ben, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin şehircilik açısından başarılı bir çalışma yaptığına inanmıyorum. Bu işte tahsili olan bir DOGAL GAZ DERGİSİ SAYI. 28 53 ınsan ve bir İstanbullu olarak, bu sistemdeki çalışma düzenini yeterli bulmadığım gibi, tamamen bilgiden yoksun olarak değerlendiriyorum . Şu ana kadar hiçbir şey yapılmamıştır. Aynı şekilde, eski belediyeler zamanında da birşey yapıldığını söylemem mümkün değildir. Denizlerin doldurulması olağanüstü yanlıştır. Çünkü Marmara Denizi yalnız kıyılardan teneffüs ermektedir. Küçük iç denizlerde, kirlilik çok olduğu için, yalnızca sahillerde 2 .53 m'ye kadar güneş ışığı girebilmekte ve fotosentez olayı gerçekleşmektedir. Oysa, onbinlerce senede formasyonunu tamamlamış sahil şeridi, 200-300 m. beton yığınıyla kapatılıyor. Bu büyük bir cinayettir. Bunu tasvip ermem mümkün değildir. Sahili doldurarak, örneğin 3 km. yol açılıyor. Bu yolun sonu ve başı yine dar kalıyor. O halde, bu durumda sahili doldurarak açılan 3 km'lik yol ne ifade edecek? Son 10- 1 5 yıl içinde şehircilik anlayışına çok aykırı, bilgisizce pek çok iş yapılmıştır. Ayrıcabirbaşkakonu var; 3030 sayılı Büyükşehir yasasını, ilçe belediyeleri için de uygulamak son derece yanlış. Çöplerin coplanması ilçe belediyelerinin, çöplerin alanlara götürülmesi, Büyükşehir Belediyesi'nin insiyacifi altında. Bu, büyükbirşehirdir. Bir metropol değildir. Metropol tek merkezdir. Kadıköy, Karaköy, Şişli birer mecropolcli.ir. İstanbul bir megapoldür.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=