il gündeme girdiğini belirtti. "Dünya son 20-25 yıldır bir kaygının içine düşmüştür. Artık dünya doğru bildiklerinin tartışılmaya başlandığını, sonsuz bildiklerinin sonunun olduğunu, tükenmez bildiklerinin ise, tükenebilir olduğunu anlamaya; bu kaygıyla, soluyabileceği hava , içebileceği su, ekebileceği toprak aramaya başlamıştır. Bu anlayış, yeni bir insan modelini ve dünya anlayışını paralelinde getirmiştir" diyen Çevre Bakanı, bahsettiği yeni insan modelini şöyle tarifetti: "Bu global insan dediğimiz, bütün dünyayı birlikte algılayan, dünyanın kaynaklarının korunması sorumluluğunu içinde taşıyan ve bu sorumluluğa değişen oranlarda herkesin sahip olması gerektiğini düşünen ve gelecek kuşaklara sağlıklı birdünyabırakmaendişesini taşıyan; bunu sağlayabilmek için de dünya içinde barışı, istikrarı, hoşgörüyü, huzuru arayan insan modelidir". AKÇALI sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçtiğimi_z evrede, toplumlar gayrisafi milli hasılalarını artırmak için her ne pahasına olursa olsun endüstrileşmek ve üretimlerini alabildiğince artırmak gibi bir yolu seçmişlerdi. Halb_ukiartıkyeni bakış, yeni ahlak ve yeni bir rakım kavram.lar, bunun dünyanın geleceği için çok doğru olmadığını ortaya koymaya başlamıştır. Bu yeni ahlak, insanoğlunun doğayı fethetmesi, hakim olması yerine, onu anlamaya çalışması, onun istekleri doğrultusunda davranışlarda bulunması gereğini öğrenmesidir. İnsanın mutluluğu, ancak böyle bir birliktelikle sağlanabilecektir. Şimdiye kadar doğal kaynakları tükenmez olarak gören ve bunları istediği gibi kullanabileceğini düşünen anlayış yerini, sınırlı kaynakların yönetimine bırakmak il. ÇEVRE ŞURASI mecburiyerindedir". Sürdürülebilir kalkınmanın, insanoğlunun, bütün uygar ulusların üzerinde hassasiyetle durdukları ve yarınları için çıkış aradıkları çok önemli bir strateji ve yeryüzünde yaşayan insanların bütün ihtiyaçlarını en ıyı şekilde karşıyabilmek olduğuna dikkati çeken Rıza AKÇALI, bu karşılamanın bundan sonra gelecek kuşakların haklarına tecavüz etmeyecek süratte yapılması gerektiğini ifade etti. Bakan,"Çevre meselelerinin hallinde en önemli nokta, katı atıkların, çöplerin kaynağında en aza indirilmesidir. Bunun yanında ambalajı en aza indirmek de önemlidir. Dünya artık çok üretip, çok tüketen toplum anlayışından; verimli, ihtiyacı kadar üretip, ihtiyacı kadar tüketen bir toplum anlayışına doğru girmektedir" diyerek, sanayileşmiş, kalkınmış ülkelerin bu tercihleri ve standartlarıyla gelişmekte olan ülkelerin standartları arasında fark olmasının doğal olduğunu; aksi taktirde sürdürülebilir kalkınmayı sağlamanın imkanının bulunmadığını; dünyanın ortak geleceğinin, ortak ama değişen oranlarda sorumluluk içinde karşılanması ve hazırlanması gerektiğini belirtti. Dünyanın, ancak değişen oranlarda sorumluluğu işler hale getirebilirse, pratiğe dönük uluslararası işbirliğinden söz etmenin mümkün olabileceğine; aksi taktirde, pek çok konunun kağıt üzerinde kalmaya mahkum olduğuna dikkati çekerek, "Dünya ulusları, kalkınmanın temel kaynağı olan gücü yeni değerler ve kavramlar içinde kullanmak zorundadır. Gelişigüzel bir güç kullanımının dünyada yeri yoktur. Bu remel değerler, yaşam için gerekli olan alçak gönüllülük, itidal, sevgi, uzlaşma, D0/liAL GAZ DERGiSi SAYI. 31 98 1 barış, bilgi paylaşımı, değişen oranlarda sorumluluktur. Dü_nya bunları, gerek fert, gerek ulus, gerekse millerler bazında öğrenmek zorundadır. Bu genelden, Türkiye özeline döndüğümüzde Türk insanının yapısında, inançlarında, geleneklerinde bunun izlerini derin bir şekilde görmekteyiz" dedi. Türk insanının çevreci, barışçı, adaletli, paylaşımcı olduğunu; yeni ahlak anlayışının unsurlarına sahip bulunduğunu ve bu hasletleriyle, dünyaya yeni ahlak anlayışını yaymaya yardımcı olacağını belirterek, halkımıza çevre konusunda birlikte bir koruma seferberliği başlatma çağrısında bulundu. AKÇALI "Bürün söylediklerim, bir fikrin altyapısı ve bir global düşüncenin incelikleridir . Bunları pratiğe dönüştürmek ve yaşam biçimi haline getirmek; az olan kaynaklarımızı verimli, temiz hale getirebilecek; temiz olanları koruyacak ve bunları ekonomik şekilde kullanabilecek bir yönetim anlayışını Türk idari yapısının içine getirmek zorundayız" diyerek, mahalli yönetimlerin, üniversitelerin, gönüllü kuruluşların ve çevreciliğin önemli bir düsturu olan "global düşün, yerel uygula" mantığının bu sistem içine katılarak yenı yönetim anlayışının uygulanabileceğini belirtti. AKÇALI konuşmasını şöyle bitirdi: "Bu şuranın sonuçları Çevre Kanunumuz açısından bize önemli ipuçları verecek ve 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın çevreyle ilgili komisyon raporunun hazırlanmasında da etkili rol oynayacaktır. Gerçek değişimler, yalnızca onları savunan insanların kendi içlerinde başladığı taktirde başarılı olabilecektir. 1 1
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=