il ENERJİ TASARRUFU - HAVA KİRLİLİĞİ '94 11 yapıldığını gözlüyorum. Halbuki kömürleri santrallerde otomatik kontrol sistemleriyle, %80 verimin üzerinde yakmak ve elektrik enerjisi elde etmek ve hatta elde edilen suyu şehri ısırmak için kullanmak mümkündür. Kömürdeki kükürtü ayırmak çok zordur. Oysa, fuel-oil'den kükürtü ayırmak mümkündür, ancak bizde bu da uygulanmamaktadır. Fuel-oil yüksek sıcaklıkta yakıldığı için çok azotoksit oluşmaktadır. Bunlar da solunum sistemleri için zararlıdır. Bunu engellemek için düşük sıcaklıkta yakmak lazımdır. Bunun bir çaresi, buhar kazanları ile ocak sıcaklığını düşürmek olur ki, doğal gaz da yüksek sıcaklıkta yanar. Şu anda doğal gaz en temiz yakıttır. Hava kirliliğini engellemek için enerji tüketimini frenlemek ilk şarttır. Bir de, enerjiyi fiyatlandırırken nasıl üretim projesi, nakliyesi, pazarlaması v.s. gibi şeyler hesaba katılıyorsa, buna çevrenin kirlenmesinden dolayı bir ilave yapılmalıdır. Teşekkür ederim. A.K. DAĞSÖZ: Teşekkürler Sayın ONAT. Şimdi de sözü Doç. Dr. Feridun ÖZGÜÇ'e veriyorum. Buyrun. F. ÖZGÜÇ: Teşekkür ederim. Ben binalardaki enerji tasarrufuna değinmek istiyorum. Binalardaki enerji tasarrufuna etki eden üç faktör vardır. Bunlarpara, teknoloji ve insan faktörüdür. Ayrıca ekonomik, politik ve fiziksel faktörler olarak sayabilece_ğimiz, dışarıdan etki eden faktörler de vardır. Aslında İstanbul'daki hava kirliliğinin en önemli nedenlerinden göç, trafik, standartlara uymayan yapılanmayı da belirtmek gerekiyor. Enerji tasarrufu konusunda çok ihmal edilen faktörlerden birisi insan faktörüdür. fnsanların, enerji tasarrufu ile kendilerinden ne beklendiğini, bunu nasıl yapacağını ve bunu yaptığında ne kazanacağını biimesi gerekir. Yapılar açısından önceliklerin tespit edilmesi gerekiyor. Öncelikle çok enerji harcayan yapılarda birtakım yaptırımlar uygulamak gerekiyor. Soğuk ve sıcak bölgeler için ayrı ısı geçiş katsayıları tespit edilmelidir. Teşekkür ederim. A.K. DAĞSÖZ: Teşekkür ederiz. Şimdi sözü Prof. Dr. Ahmet ARISOY'a bırakıyorum. A. ARISOY: Benim özellikle vurgulamak is_cediğim, ısırma sistemleriyle yakıt türlerinin birbirleriyle uyumudur. Bu gelişmenin sonucunda bazı öneriler ortaya koymak mümkündür. Kısa olarak, ısıtma sistemlerinin gündelik soba ısıtma, merkezi ısıtma, klasik kalorifer sistemi ve bölge ısıtması şeklinde düşünülebilir. Diğer bir boyut ise şehir ısıtmasının düşünülmesidir. Şehir ısıtması elektrik enerjisi üretimive ısıcmanın birlikte yapıldığı sistemlerdir. Sobalarda yakılan kömür çevreye karbonmonoksit, kükürtdioksit, azotoksiderve karbondioksitvermesi nedeniyle en önemli kirleticidir. Bölge ve şehir ısıtmasına geçtiğimizde burada birtakım imkanlar çıkıyor. Dahafazlayatırım yapabilmemiz dolayısıyla karbonmonoksici aşağı yukarı tamamen ortadan kaldırabiliyoruz . Şehir ısıtma sistemleri kömürün yanması bakımından hem ekonomik, hem de çevre açısından daha verimlidir. Doğal gaza gelince; doğal gaz küçük ve bLiyük ölçekli sistemlerde hep aynı mükemmellikte yanmaktadır. İçinde karbonmonoksit ve kükürt yoktur. Azotoksit konusunda ıse DD/;;AL GAZ DERGiSi SAY!. 31 90 bence doğal gazda bir yanılgı var. Doğal gazda azotoksit emisyonlarının yüksek olduğu düşünülüyor. Doğal gazın yakılmasında azoLoksit emisyonu gerek kömür, gerekse fuel-oil'e göre daha azdır, ama doğal gazda tek kirletici madde azocoksit olduğu için dikkat çekiyor. Doğal gaz otomatik kontrole çok uygundur. Sistem verimlerini çok yükseltmek mümkün olabilir. Benim önerim, kömür ve fuel-oil'in büyük ölçeklerde yakılması, dolayısıyla şehir ısıtmalarının ve bölge ısırmalarının desteklenmesi, buna karşılık doğal gazın tam tersine bunların ulaşamadığı küçük ölçekli kullanımlaraverilmesidir. Teşekkür ederim. A.K. DAĞSÖZ: Biz de teşekkür ederiz Sayın ARISOY. Şimdi de taşıdarın neden olduğu kirlilik konusunda fikirlerini almak üzere Doç. Dr. Metin ERGENEMAN'a söz veriyorum. M. ERGENEMAN: Taşıtların neden olduğu kirliliğin boyutu oldukça yüksektir. Şehir havasında bulunan azocoksir ve karbonmonoksitte taşıtların payı aşağı yukarı % 61-65, partikül maddede ise % 10 civarındadır. Türkiye'de taşıt sayısı azçlır. Bu nedenle genel emisyona katkısının az olduğu söyleniyor. Doğrudur. Türkiye'de üretilen ve bundan sonra üretilecek taşıtların mutlaka düşük emisyonlu olması şarttır. Teşekkür ederim. A.K. DAĞSÖZ: Biz de teşekkür ederiz Sayın ERGENEMAN. Hepinize bizi dinlediğiniz için teşekkür ederek, oturumu burada kapatıyorum.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=