Doğalgaz Dergisi 35. Sayı (Kasım-Aralık 1994)

DERGİNİN 6. YILINDA YURTTA DOĞAL GAZA BİR BAKIŞ Doğal Gaz Dergisi'nin ilk yayına başladığı tarihten itibaren alcı yıl geçmiş bulunuyor. Bu süre içinde Dergi'nin gerek kamuoyundan gördüğü ilgi gerekse doğal gazla uğraşan kamu ve özel sektör kuruluşlarından elde ettiği pozitif ve tarafsız yer, beklenenin de üzerinde olmuşcur. Dergi, doğal gazın yaygınlaştırılmasında ve doğal gazlı yaşamın tanıtılmasındaki rolü yanında, dağıtıcı, tesisatçı imalatçı, çevreci, potansiyel ve aktifkullanıcı, üniversite çevreleri ve enerji politikacıları için efektif bir iletişim organı rolü oynamış ve oynayacaktır. Bu olumlu gelişme içinde geçen söz konusu sürede ülkedeki durum doğal gaz açısından nasıl bir gelişme göstermiştir? Bu konuya kısa da olsa bir göz armanınve yaşanangüçlüklerve sorunların dile getirilmesininve tarafsız açıdan gelişimin bir bilançosunun çıkarılmasının Dergi'nin yüklendiği bir görev olduğuna inanıyorum. Bugün üç büyük şehrimiz efektifolarak doğal gaza kavuşmuş, birçok sanayi tesisi enerjisini doğal gaza bağlamış, buna paralel olarak doğal gazlı santraller, kojenerasyon tesisleri kurulmuş ve kurulmaktadır. Bu gelişmeler, sağladığı nimetler yanında bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Doğal gazın ülkeye geldiği ilk yıllarda en önemli konu gaz taşıma hacları ve dağıtım tesislerinin mümkün olduğu kadar hızla yapılması ve bağlancısı yapılan gaz tüketim miktarına mümkün olduğu kadar çabuk erişilmesi idi. Doğal gaz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve ülkenin potansiyel ihtiyacına yerecek yeni kaynakların bulunması ikinci derecede önem arzediyordu. Bu gün ise, en azından taşıma hacları açısından, bu iki sorunun öncelikleri yer değiştirmiş bulunmaktadır. Geçtiğimiz yılda Türkiye'ye gaz saran Rusya ile, gaz haccının geçtiği ülkelerden Ukrayna arasındaki bir anlaşmazlık nedeniyle Türkiye'de yaşanan Mini Gaz Krizi bunu açıkça göstermektedir. Benzer olası halleri karşılamak ve dağıcımda sürekliliğin sağlanmasına yardımcı olmak üzere ilk sıvı doğal gaz (SDG) istasyonu biraz geç de olsa 1994 yazında devreye girdi ve Cezayir doğal gazı ile bir açıdan çeşitlemeye de adım atılmış oldu. Ancak bunun yakın gelecekte ihtiyacı karşılayamayacağı ve yeni kaynaklara ihtiyaç olduğu bir gerçektir. Temasları ilerleyen Türkmenistan gazının getirilmesi ve Türkiye yolu ile gazın Avrupaya iletilmesi vazgeçilemez bir beklentidir. Bunun yanında Karar, İran, Nijerya, Umman gibi ülkeler ile yapılan temaslar umuc kaynağıdır. Geçen kış yaşanan ve oldukça hafifaclacılan ve çözüme bağlanan mini krize ek olarak 1994 yılında doğal gaz açısından oluşan diğer bir olumsuz olay, 5 Nisan kararları ile kesinleşen ekonomik krizdir. Bunun yaraccığı durgunluk, tedirginlik, tereddüt ve ağır mali sorunlar sektörde kendisiqi büyük ölçüde hissettirmiş, ayrıca potansiyel kullanıcıları da fazlası ile etkilemiştir. Bu suretleoluşan yaraları sarmak ve beklenen normal düzeyegelmek bir hayli zaman alacakcır. Göz önüne aldığımız alcı yıllık sürede olumlu gelişmelere dönersek. Yurcca doğal gazlı yaşamın benimsendiği ve cükecimin (istenenden az bir hızla da olsa) önemli ölçüde arttığını görmekteyiz. 1993 yılında 5 milyar mecreküpe ulaşan tükecim 1994 yılı sonunda 6 milyarı bulabilecektir. Buna paralel olarak kanaatimce görülen en önemli gelişme eğitim canıcım, bilgi birikimi, teknoloji transferi alanında olmuşcur. BOTAŞ, Mühendis Odaları, TSE, İGDAŞ, EGO gibi kuruluşların girişim ve destekleri ile bir çok seminerler ve toplantılar düzenlenmiştir. Doğal Gaz Dergisi'nin organize ettiği uluslararası sempozyum ve konferansaların da yukarıdakiler gibi doğal gaz teknolojisinin ve problemlerinin tanıtılması, çözümlerinin carcışılması açısından büyük yararı olmuşcur. Bunlara paralel olarak kamu ve özel sektördeki çabalarla bu alanda uzman teknik eleman sayısı artmış ve büyük bilgi birikimi doğmuşcur. Ayrıca ekipman ve malzeme alanında direkt ithalattan imalata dönecek teknoloji transferleri gerçekleşmiştir. Bu olumlu gelişmeler sürerken, yukarıda sözü edilen krizlerin yarattığı durumların dışında bazı aksaklıkların ve hatalı uygulamaların da olduğunu söylemeliyiz. Şimdiye kadar sektörün zedelenmemesi için bunlar açık bir şekilde dile getirilememişti. Gelecekteki uygulamalarda daha iyiye gidilmesi için bu noktalara da değinmek yararlı olacaktır. Bunlardan ilk akla geleni teknik ve proje uygulama hatalarıdır ve bir örneği İstanbul doğal gazında yaşanmıştır. İscanbul'da doğal gaza en çabuk adapte olma karakterine sahip eski havagazı aboneleri başlangıçta devre dışı bırakılmış ve sonra bu yanlış farkına varıldığı zaman da kredi tükenmiş ve proje birmiş sayılmıştır. Sonuçta, bugün gerek hava kirliliği ve gerekse yerleşim yoğunluğu bakımından öncelikle gaz verilmesi gereken bazı semtler (örneğin Kadıköy'ün önemli bir bölgesi) 1992 yılında Bostancıya erişmiş olan gazdan hala mahrum durumdadır. Buna karşın gaz kullanma şansı ve yerleşim yoğunluğu az olan bazı bölgelere öncelik verilerek zamansız yatırım yapılmıştır. Bu nokra yalnızca bir kısım abonelerin mağduriyeti ve hava kirl'iliği bakımından değil fakat aynı zamanda proje kaynaklarının ekonomik olarak kullanılmamış olması açısından da ilginçtir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=