Doğalgaz Dergisi 45. Sayı (Temmuz-Ağustos 1996)

Necdet KÜLÇE· Gökmen TOPUZ enerjisi, l /3'ü ısıl enerjidir. Kojenerasyon sistemlerinin bu temel ayrımından dolay ı, tüketim bölgesinin özelliğine göre seçim yapıl ır. * Tüketim bölgesinin ısıl ve elektrikli yük eğrilerine göre seçim yapılır. Eğer yük eğrisi günün, haftan ın, yılın çeşitli zamanlar ında çok dengesiz oluyorsa, bu yük eğrisini birden fazla aral ığa bölerek, tüketimi birden fazla modül ile karş ılarız. Örnek olarak, gün içinde 400 kW, gece ise 200 kW elektrik enerjisi ihtiyac ı olan bir hastanenin elektrik tüketimini karş ılamak üzere 200 kW'lık iki gaz motoru kullanılarak verimli bir çalışma rejimi sağlanabilir. * Gaz motorunun kolayl ıkla devreye alınabilmesi ve ortam sıcaklığına çok fazla duyarlı olmamas ı bazı uygulamalarda gaz motoru kullan ımını kaçınılmaz kılar. * Kojenerasyon sisteminde ihtiyaç duyulan güçler büyüdükçe ve kullanılmak istenen yak ıt sayısı arttıkça seçilen sistem gaz türbinine doğru yönelmektedir. 3. TÜRKİYE'DEKİ ENERJİ SEKTÖRÜ VE KOJENERASYON ÇÖZÜMLERİ Gümrük Birliği'ne ginniş olan ülkemizde sanayinin temel girdisi olan enerjinin daha ucuza maledilebilmesi, Türk endüstrisinin dünya pazarlarında daha kolay rekabet edebilmesini sağlayacaktır. Oysa günümüz Türkiye'sinde, dağıtım şebekesi kayıplar ının ortalama % 1 O seviyelerinde olması ve dağıtım sistemindeki altyapı sorunlarından dolay ı gerilim dalgalanmalar ı ve enerji sıkıntıları yaşanmaktadır. Ülke yöneticileri tarafından, yapılması planlanan ve hızla yatırım programlarına al ınan projelerin çok kısa bir sürede işletmeye alınamayacağ ı ve de bu yatırımların, hızla özelleştirme planlar ı yapan ülkemizde, şebeke enerji satış fiyatları üzerine yansımas ıyla hızla artacağı dikkate alındığında, kojenerasyon sistemleri ile enerji üretmenin çok karlı ve yararlı olacağı kolayca görülebilmekte dolayısıyla sanayi ve tüketim birimlerinde bu sistemlere yönelmeyi zorunlu k ılmaktadır. 3.1 Enerjide Geç Kalımın Yatırım Atılımı, Planlar, Sonuçları l 970'li yıllarda ciddi elektrik kıs ıntıları ile karşı karşıya kalınınca, l 980'li y ıllarda enerji talep modelleri birden moda olmuştu. Bu alanda bir çok bilim adamımız çalışmış ve dünya çapında başar ılar elde etmişlerdi, bunlardan en bilinen gelişmeleri iki mühendis göstermişti. Birisi Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. İbrahim KAVRAKOĞLU, diğeri de DPT'den Dr. Vedat ŞAHİN Kavrakoğlu optimizasyon modelleriyletaleptahminleri yaparken, Şahin de İngiltere'de Cambridge Energy Policy Group'ta dan ışmanlık yapacak kadar başarılı ekonometrik modeller geliştiriyordu. Ve her ikisi de ülkemiz için enerji açığını öngörüyorve uyarıyorlardı. Hatta, 1992 yılında devrin Başbakan'ı Demirel, enerji yatır ımları hızlandırılmadığı takdirde bir kaç yıl içinde karanlığa gömüleceğimiz uyar ısı yapıyorlardı.( 1) e DOĞAL GAZ DERGİSİ SAYI 45 Günümüz Türkiye'sinde görülen o k i yapılması gereken ve planlanan yatır ımlar yapılmamıştır ve de yap ılmamaktadır. Ancak, 1995 yılında üretim tüketim dengelerinde bir miktar olsun düzelme gözlenmiş fakat bu yeterli olmamıştır. Hatta beklenen ekonomik beklentiler gerçekleşseydi, yani ülke ekonomisindeki 1 994 durgunluğu(resesyonu)olmasayd ı elektrik enerjisindeki kıs ıtlamalar geçen yıl çoktan başlayacaktı. l 994'te sanayinin daralmaya girmesi enerji krizini bir anlamda geciktirmiştir. Gerçi bu yıl tahminler san ıldığı kadar olumsuz değildir. Barajlar ımız dolu ve sanayide hızlı bir patlama beklenmiyor. 1 03 milyar kWh kurulu gücümüz karş ısında 94 milyar kWh'lık birtüketim bekleniyor. Ayrıca Demirel, Sabanc ı Holding'e ait elektrik santralinin temel atma töreninde elektrik üretiminin en k ısa zamanda 125 milyar kWh'e uzun vadede de 250 milyar kWh'e çıkar ılmasının gerektiğini belirtmiştir. (2) Diğerbirdeyişle, enerji açığı giderek büyüyecek ve_kalkınma h ızı yüksek olursa da arz talep dengesizliği h ızla artacaktır. Türkiye'de yüzde 1 0'lara varan enerji fazlas ı olduğu, ancak geleceğe yönelik üretim yatırımlar ı ve mevcutların iyileştirilmesi için yatırımlar ın kesintisiz devamının gerekliliği ElektrikMühendisleri Odas ı (EMO) tarafından aç ı klandı. Rapora göre, varolan tesislere, yapımı devam eden santrallerin kapasiteleri de eklendiğinde Türkiye'nin elektrik sıkıntısı çekmeyeceği sonucu çıkıyor. 1995 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl ığı programında inşaatı devam eden veya sözleşmesi parafe edilmiş toplam 3 bin MW gücünde 1 7 santral; TEAŞ programında devam eden toplam 2 bin MW gücünde 5 hidroelektrik santral; Devlet Su İşleri (DSİ) programında devam eden toplam bin MW'l ık 1 9 hidro elektrik santrali olmak üzere toplam 7 bin MW gücünde 4 1 santral söz konusuydu. Bunlar ın yan ısıra, 1995 yılında, DSİ programında olan ancak inşas ına geçilemeyen toplam 2 bin MW gücünde 16 santral daha planlarda yer ald ı. Sonuçta sistemin dikkati çeken sorunlarından biri de her y ıl büyüyen dağıtım şebekelerindeki kay ıplardır. Büyük oranda yatırımsızl ıktan kaynaklanan bu kaybın standart değerlere düşürülmesi için gerekli olan önlemler alınmamaktadır. Ayn ı zamanda, yukarıda gerçekleştirme aşamas ında olan ve planlanan yatırımların gerçekleşmesi konusunda kamuoyunda ciddi kaygılar bulunmaktad ır. (3)Önümüzde kısa vadeli üç çözüm var. Birincisi, kayıplar ı azaltınakve buradan yüzde 5-6 enerji tasarufu sağlamak, İkincisi doğal gaz santralleri. Ve üçüncüsü de çevre projelerinin tamamlanıp termik santrallerinin devreye sokulmas ı. Bu arada sanayicimiz ne yap ıyor? Kendi elektriğini kendi üretiyor. Elektriğinyüzde 55'ini tüketen Türk sanayii art ık net tüketimin yüzde l 2'sini kendisi üretmektedir. Kaynaklar (1) Hurşit GÜNEŞ, 18.05.1996, Yeni Yüzyıl Gazetesi (2) 19.05.1996, Yeni Yüzyıl Gazetesi (3) EMO 1994-1995 Türkiye Enerji Raporu

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=