Doğalgaz Dergisi 46. Sayı (Eylül-Ekim 1996)

M. EREN Sn.Mesut EREN ile yapılan söyleıinin 96. sayfadan devamı ... Bir kazan üreticisi eğer mecburi standart olan kalorifer kazanı şartlarına uygun projeye göre imalat yapmıyorsa, malzemeleri ona göre kullanmıyorsa veya kapasite verim testi, o standartın istediği randımanı tutmuyorsa üretimi yapamaz. Biz Dernek olarak kendi işkolumuzda bu denetimi yaptırmak için Bakanlığı zor/ayacağız. Biz dernek olarak müteakip defalar Bakanlığa giderek, bu standartların mecburi standartlar haline getirilmesini ve bunların, bu standartlara uygun olarak projelerinin, termodinamik ve mukavemet hesaplarının kontrol edilmesini, projelerin standartlara uygunluğunu ve standartların getirdiği kapasite ve verim testlerinin, grafiklerin üstünde randımana haiz kazanlar olarak imal edilmesi gerektiğini belirttik. Bu denetimin tek mercii TSE değildir, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'dır. Zaten Türk Standartları Enstitüsü, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na bağlı olarak, yalnız standart üretimi için kurulmuş bir müessesedir ama, Sanayi Bakanlığı, standart üreten firmaya denetim yetkisi de vermiştir. İşte onlar TSE Kalite Belgesi, ara kontroller vs.'leri de üstlenmiştir. Halbuki şimdi 1 2.000 adet standart var, e lektroniğinden çimentosuna, briketine kadar 1 2.000 ayrı cihazın denetimini standartları üretmiş olan TSE'nin yapmasına, kontrol edilmesine ne bilgi olarak, ne personel olarak imkan yoktur. Bunu Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın üstlenmesi gerekir. Biliyorsunuz, 1995 yılında, üreticileri Koruma Kanunu diye yeni bir kanun çıktı. Bu kanunda, Sanayi Bakanlığı'nın bu denetim mevzuunda, bilhassa mecburi standartlara uyulup uyulmadığı hususunda, müeyyidelerini çokkuvvetli hale getirdi. Bir kazan üreticisi eğer mecburi standart olan kalorifer kazanı şartlarına uygun projeye göre imalat yapmıyorsa, malzemeleri ona göre kullanmıyorsa veya kapasite verim testi, o standartın istediği randımanı tutmuyorsa üretimi yapamaz. Biz Dernek olarak kendi işkolumuzda bu denetimi yaptırmak için Bakanlığı zorlayacağız. Doğalgazın gelmesiyle çok enteresan olaylar oluştu. Biliyorsunuz önce Ankara'da, sonra İstanbul'da, söyleşi Bursa'da, Eskişehir'de başladı. Ve biz o zaman Kazancılar Derneği olarak İGDAŞ'ın bir sürü toplantılarına katıldık. Dernek olarak, nasıl faydalı olunabilir? diye düşündük. Çünkü yeni yapılar var, yeni yapılarda zaten mecburi standarda göre kazanların üretilmesi ve konulması gerekiyor, hiç şüphesi yok onun. Fakat bugün denetim olmadığı için, standart belgesi olmayan, olsa bile denetlenmeyen, standarda uygun olmayankazanlar dakonuyor. Fakat doğalgazdönüşümü mevzuunda bizim İGDAŞ'a teklifimiz, mevcut bir apatmanda dönüşüm yapılacaksa, doğal gaza bağlanacak kazanın durumu, ömrü, yaşı ve emniyet emsallerinin nelerolduğu belirlenmelidir. Bu hususta biz Kazancılar Derneği olarak, size bu şekilde bir denetim yardımı yapabiliriz dedik. Onlar bunu kabullenmediler. Ayrıca yinebazı fınnalar da buna karşı çıktı, o zaman Kazancılar Derneği, kendi ürett.ikleri kazanları empoze eder gibi. Bence yersiz bazı düşüncelerle buna mani oldular. Şu an istanbul'da kazan dairesinde doğalgaz kullanacak abone sayısı çokaz. Bu, ancak bundan sonraki şehirlerde ve belki istanbul'daki yeni projede geçerli olacak. Şu an bizde de TSE denetleme standı var. Bu stand da Kazancılar Derneği'ne ait, firmamızın malıdır. Şimdi Kazancılar Derneği'ne kiraladık, üyelerimizveya kazan üreticileri bu mecburi standart olan kapasite verim testlerini yaptırabilirler. Daha önce Ankara'dan TSE mühendisi geliyor, projemizi tetkik ediyor, kazanı tetkik ediyor, uygunluğunu sağlıyor, mühürlüyor. Hadi, diyorlar bunları alın Ankara'ya getirin. Ankara'ya getiriyoruz, kaidesi üzerine koyuyoruz, tesisata bağlantısını yapıyoruz. İşletmesi bize ait, elektrik masrafı bize ait, yakıtı bize ait ve ancak tüm bunlardan sonra kazanı test yaptırabiliyorduk. Biz dernek olarak bu işi başlangıçtan itibaren yapacaktık, fakat üyelerimizin zayıf olması nedeniyle bunu tahakkuk ettiremedik. Artık biz fırına olarak Avrupa Birliği'ne giriyoruz diye, bu standa Dernekten evvel başladık ve yaptık. Şimdi, Sanayi Bakanlığı mühendisi geliyor, TSE'den mühendis geliyor ve Kazancılar Derneği de bu işi üstlendiği için oradan da bir eleman geliyor, deneyi tamamen onlar yapıyor. Bizim firma ile bu standın hiçbir ilişkisi yok. Şimdi bu standdan bir de Özköseoğlu'nda var. Yani şu an Türkiye'de toplam üç tane stand var. Standartlara uyulduğu takdirde, diğer üreticilerin haksız rekabeti önlenecektir. Siz bütün şartlara uyuyorsunuz, diğeri uymuyor. Bu hakikaten kötü bir şeydir. Aradaki fiyat farkı ve maliyet çok değişiyor. Haksız rekabetin mutlaka önlenmesi lazım. Türkiye Gümrük Birliği'ne girdikten sonra, haksız rekabeti sağlayan ithal çelik kazanlar da ülkeye girmeye başladı. Şimdi şöyle bir çelişki var. Bu memlekette eskiden beri, yerli malı kullanma ve tasarruf sloganı ile yetiştik. Çünkü imkanlar elvermiyordu. Bu memleketin kalkınması ve muasır medeniyet seviyesine yükseltilmesi gerekiyor. Bu da ancaktasarrufla olabilir. Türkiye'de son 15 yıldır bir tüketim ekonomisi kurulmuştur. Belki bu güzeldir ama, her memlekette kendi şartlarına göre uygulanmalıdır. Türkiye'de kazan üretimini yapan belli başlı, ya da kaliteli-kalitesiz pek e DOĞAL GAZ OERGİSİ SAY1 46

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=