Doğalgaz Dergisi 47. Sayı (Kasım-Aralık 1996)

Po;o YAYIA kalanın % 30'unu dağılan SSCB ülkeleri ve % 1 0'unu ise Cezayir karşılamaktadır. Libya'dan alınıp İspanya'ya getirilen LNG toplam tüketimin% ! 'ini oluşturmaktadır. Önümüzdeki yıllarda Batı Avrupa'daki gaz üretimine en büyük katkının büyük ölçüde Norveç ve İngiltere'den gelmesi beklenmektedir [8]. Uzun mesafeler için, sıvı doğal gazın (SDG) en ucuz taşınım metodu olduğu bilinmektedir. Boru hatlarının LNG'ye göre en belirgin özelliği yatırımının pahalı olmasıdır. Fakat l 964'te İngiltere Cezayir'den ilk defa gaz aldığında o dönemlerde gazın İngiltere'ye boru hattıyla nakl i mümkün değilken, bugün Cezayir'den başlayan gaz boru hattı Akdeniz'in altından İtalya'ya ve oradan da Orta Avrupa'ya taşımaktadır. Bugün bu gazın İngiltere'ye gelmesi için sadece 30-40 km'lik Avrupa'yı İngi ltere'ye bağlayan kanal bağlantısının tamamlanması yeterli olacaktır. Bu dağıtım ağı, bir nok et tada boruhatlarının doğal gaz dünya ticaretini nasıl kileyeceğini göstermekte olup boru hatlarının daha da yaygınlaştırılmasıyla 2020 yılına kadar uluslararası ticareti yapılan gazın, üretimi yapılan gazın % 20'sine kadar çıkarılabileceğini ön görmektedir. Şüphesiz ki bu önemli bir gelişmedir. Örneğin Avrupa boru hattı iyi bir duruma gelmek üzeredir ve bu dünyanın ilk dört gaz üretim alanıyla (dağılan SSCB, Cezayir, Norveç ve Hollanda) bağlanmak üzeredir. Şu anda bu boru hattını daha da genişletmek amacıyla Cezayir'in İspanya üzerinden Avrupa'ya bağlanması düşünülmektedir. İlave olarak İran ve diğer Orta Doğu ülkelerindeki doğal gaz rezervlerinin Türkiye ve/veya Rusya üzerinden Avrupa'ya bağlanılması için ciddi öneriler mevcuttur. Türkiye ve Yunanistan'da doğal gaz üretiminde son yıllarda ortaya çıkan gelişmelere de dikkat çekmek gerekir. DOĞAL GAZIN GELECEKTEKİ ROLÜNÜ EŞüTpKheİsLizEYECEK OLAN FAKTÖRLER ki doğal gazın bu gelişmesini etkileyen belirli faktörler vardır. Bunlardan en önemlileri çevresel faktörler, teknolojik, ekonomik ve politik gelişmelerdir. Bunların özet olarak gözden geçirilmesinde fayda vBairlhdaırs.sa son yıl larda çevrenin bozulması konusunda değişik ulusal ve uluslararası platformlarda sıklıkla dile getirilen endişeler vardır. Sera etkisi ve onun dünya iklimine muhtemel etkileri ile halen devam eden asit yağmurları ilgili uluslararası çevrelerin dikkatini çekmektedir. Bu her iki konu, doğal gazın J<Ullanım alanlarının daha da arttırılması açısından (bilhassa güç istasyonlarında) önemini arttırmıştır ve bu, gazın gelecekteki rolü üzerinde önemli yaptırımlarının olabileceğini göstermiştir. Doğal gaz, diğer fosil yakıtlara kıyasla ihmal edilebilir miktarda kükürtdioksit ve azotdioksit içerir. Ancak diğer tüm fosil yakıtlar gibi doğal gaz da yanma ıaı•ışıw=ı■ esnasında asit yağmurlarına neden olmada ana madde olan karbondioksit oluşturur, fakat kömür ve petrole kıyasla bu oran önemli ölçüde azdır. Böylece bu, doğal gaza diğer yakıtlara_ göre, bilhassa enerji üretim sektöründe önemli bir avantaj sağlar. Bununla beraber bilhassa çevre kirliliği konusunda sağladığı faydalar dolayısıyla, diğer alışılmış yakıtlardan doğal gaza geçmek, hükümetler için birtakım kararların alınmasını gerektirdiğinden belirli bir süre alacaktır. Çevresel özellikler konusunda başka bir tartışma da; bilhassa belirli şehirlerde, araç egzoz gazlarının yüksek olması dolayısıyla bu konuda doğal gaz bir umut ışığı olacağa benzemektedir. Taşıtlarda petrolden doğal gaza bir geçiş yapıldığında egzoz gazlarından çıkan karbonmonoksitte % 99, azotta ise % 65'e yakın bir düşüş mümkün görünmektedir [6]. Kimyasal olarak doğal gaz, taşıtlarda kıvılcım tutuşması açısından ideal bir yakıttır. Ancak doğal gazın ulaştırma sektöründe kullanılmasında karşılaşılan en önemli sorun, bu gazın araçta depolanmasıdır. Gazın 250 bar basınca kadar araçtaki depoda sıkıştırılması suretiyle aracın belirli bir mesafe kaydetmesi sağlanmış olması şu anda yaygın bir yöntemdir. Diğer bir yöntem ise düşük basınçlarda daha büyük hacimli gaz muhafaza edebilecek özel malzemelerin geliştirilmesidir. Alternatif olarak gazı sıvı hale dönüştürmek ve araçta o şekilde depolamak mümkündür. Bu konuda gelişmiş birçok ülkede araştırmalar sürdürülmektedir. Bugün, dağılan SSCB'de sıvı doğal gazla çalışan yaklaşık 160.000 taşıt işletim durumundadır. ABD'de birtakım şirketler doğal gaz araçlarını şimdiden kullanmaya dahi başlamışlardır. Bazı şirketler ise bu konudaki talebi karşılamak üzere d ar o t ğ tı a r l gaz servis istasyonlarının sayısını günden güne maktalar. Ulaştırma sektörü önemli bir enerj i pazarı olduğundan doğal gazın bu sektörde kullanılmasında ortaya çıkabilecek en küçük bir artış şüphesiz ki gelecek yüzyılda doğal gazın rolünde önemli gelişmelere yol açacaktır. Teknolojik gelişme 21. yüzyılda doğal gazın rolünü önemli ölçüde değiştirecek ve doğal gaza olan ihtiyacı arttıracaktır. Arama ve üretim açısından gaz endüstrisi yeni uzaktan algılama teknikleri, geliştirilmiş sismik algılama ve işleme metodları hem doğal gazyataklarının yerleri, hem de bunların nasıl oluştukları, taşındıkları ve tutuldukları konularında bilgimizi arttıracaktır. Gaz kombine-çevrim güç istasyonları bilhassa çevresel etkileri açısından ayrıntılı olarak tartışılmaktadır. Zira, bu tür istasyonlar, ana maliyetleri ve verimlilikleri açılarından normal buhar türbinlerine ve kömürle çalışan güç istasyonlarına göre daha avantajIı durumdadır. Bu şekildeki santralların işletim maliyetleri düşük ve verimleri yüksektir. Bununla beraberAlmanya gibi bazı ülkelerde yerli kömür işletmecileri enerji tüketiminde kömürün kullanı111ının düşmemesi için yoğun lobi faaliyetlerini sürdürmektedirler. Benzer - DOĞAL GAZ. DERGİSİ SAYI 47

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=