sanayilerin birarada olması, bir ürünün diğeri için hammadde olması, satış ve nakliye sorunlarının azaltılması, z te a s man tasarrufu, enerji tasarrufu, alt yapı ve arıtma isleri ile çevre yükünün azaltılması, atıkların değerlendirilmesi ve atık organizasyonu, merkezi ve yerel yönetimlerle ilişkilerin büyük ölçüde organize sanayi bölgeleri tarafından yürütülmesine, şehir planlamasına katkı vb. şeklinde sıraladı. Dahasonra, Çevre Danışma Kurulu Üyeleri'nin bu konuda görüşleri alındı. İlk olarak söz alan İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin KAVİ, çevre konusunun tamamen ilgi ve duyarlılık meselesi olduğuna değindi ve sözlerini; " Biz sanayiciyiz, üretmekzorundayız. Ancak rekabet ölçeğinde bugün dünyanın geldiği noktada, Türk sanayicisinin ürettiği malı pazarlayabilme düzeyine ulaştırdığımız için çok çeşitli sahalarda yeni rekabet kriterleri aranıyor. İşte bu arayışlar içinde biz zaten belli bir standarda bağlı kalarak faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bu standartlar ve stil; yine rekabetin ortaya koyduğu temel gerçekler çerçevesinde çevreye duyarlı olduğumuz oranda gücümüzün geliştiğini de açıkça ortaya çkeovyrmeabkitadır. Şunu ifade etmek istiyorum, sanayicide linci giderek gelişiyor. Bizler Anadolu'nun değişik bölgelerindeki sanayicilerimize yaptığımız ziyaretlerde bu bil konintrcoi lsoünzlabrirasadnaaytiai şıdık. Şu bir gerçek ki, dağınık, le sözünü ettiğimiz dünya rekabetine ulaşamayacağımız ortada. Sektör bazında parselleri, adaları oluşturarak organize sanayi bölgelerinde üretimi, Türkiye'nin her köşesine yaymak, yapmamız gerekenlerin başını çekiyor" şeklinde sürdürdü. İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Ömer DİNÇKÖK de, sanayicilerin kendi fabrikalarında nelerin hatalı, nelerin yanlış olduğunu göremediklerine, çünkü herşeyin kendilerine olağan geldiğine bu durumun işletme körlüğü e DOĞAL GAZ DERGİSİ SAYI 47 şeklinde nitelendirildiğine değinerek sözlerine başladı ve şöyle devam etti; "Çevre sorumluluğunun başını insan çekiyor, insan önce kendisini temiz tutmaktan sorumlu. Ondan sonra bu bireyi biraz ileri götürürsek aile topluluğu akla geliyor, aile fertlerini, evi temiz tutmak lazım. Bunu genişletirsek toplu yaşanan birimler, okullar, hastaneler, lokantalar ve işyerleri var. Bunu ekonomik boyuta taşıdığımız zaman akla gelen en önemli unsur sanayi ve dolayısıyla üretim. Burada temiz sanayi ve çevre şuurunun birleştirilmesi yatıyor". Toplantıda son olarak söz alan İSKİ Genel Müdürü Prof. Dr. Veysel EROĞLU konuşmasına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı R. Tayyip ERDOĞAN'ın selamlarını ileterek b aşladı ve İstanbul Sanayi Odası Çevre İhtisas Kurulu'na çalışmalarından dolayı teşekkürlerini sundu. Konuşmasını, "Benim kanaatime göre çevreyi korumak ne sadece devletin, ne mahalli idarelerin ne sanayici ve işadamlarının vazifesi değildir. Çevreyi korumak hepimizin vazifesidir. Az önce konuşulduğu gibi, sanayicilerimiz arıtmatesisi kursun, devlet kuruluşları kurmasın şeklinde olmamalı . Bu anlayışta olmadığımız için biz 1996 yılını İSKİ'nin Çevre Yılı olarak kabul etmiştik. Ye gerçekten bu yıl çok büyük yatırımlar yapıyoruz. Mesela bugün Kuzey Haliç bölgemizin en önemli adımlarından birinin temelini attık. Çalışmalarımız devam ediyor. Arıtma tesisleri yapıyoruz. 1997 yılına ait İSKİ bütçesi 70 trilyon, İSKİ bunun 36 trilyonunu kanalizasyona ayırmış durumda. Bunların yanında Haliç'le ilgili de çalışmalarımız var. 1 1 adımda Haliç'i kurtarma projemizvarve buradageri sayım başladı. '97 yılı sonunda bu projemiz tamamlanacak. 1 997 y şe ıl k ı sonuna kadar birçok projemiz hayata geçecek" l D inde sürdürdü. iğer katılımcıların görüş ve önerilerinin alınması ile devam eden toplantı, kapanış kokteyli ile sona erdi.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=