6QQcel • 'J � 1 �!� !J J �· !) j F. Behçet YÜCEL/ Eski TEK Genel Müdürü Dünyanın büyük bir bölümünde olduğu gibi Türkiye'de de görünüm elektrik talebinin genel enerji talebinden daha fazla artmasıdır. Bu durum ekonomi k krizlere, enerji verimliliğini artırma gayretlerine ve çevreyi temiz tutma çabalarına rağmen geçerliliğini korumaktadır. Son yirmibeş yılın üzerine hızlı bir bakış atarsak l 994'te ülkemizde l 970'e nazaran dokuz kat fazla elektrik kullanılmıştır. Oysa aynı zaman içinde bütün kaynaklar birlikte toplam birincil enerji tüketimi ancak dört buçuk katı artmıştır. (Aynı dönemde dünyada bu oranlar elektrikte 2,5 kat, genel enerjide de 1,5 kattır}. Bu olgu dünyada ve yurdumuzda elektrikteki gelişmenin büyüklüğünü göstermekle beraber, kullanılmakta olan enerjinin içinde elektriğin payının gittikçe büyümekte olduğunu da ortaya koymaktadır. Nitekim dünyada elektrik şeklinde tüketilen enerji l 970'Ii yıllarda yüzde 20'Ierde iken bugün yüzde 30'u aşmıştır. Bu oranın 2030'Iarda yüzde 50'ye yükseleceği hesaplanmaktadır. Başka bir deyişle otuz ila otuz beş yıl sonra dünyada �ullanılan enerjinin yarısı elektrik şeklinde olacaktır. Ulkemizde bugün enerjinin elektriğe çevrilerek kullanılan bölümü yüzde 24 dolayındadır. Otuz yıl sonra bunun yüzde 40'a ulaşacağı sanılmaktadır. Kısaca üçüncü endüstriyel devrimin rakipsiz enerjisi olan elektriğin 21. yüzyılda rolünün çok büyük olacağını, hatta bazı çevrelere göre gelecek yüzyılın, bilgi çağı yanında, elektrik-elektronik çağı olarak adlandırılabileceğini biliyoruz. Bu gerçeğin ışığında önümüze hemen bir soru çıkıyor. Türkiye'de elektrik sektörü gelecek yüzyıla uygun bir kapasiteye ve yapıya ulaşmış mıdır? Yetkililerin açıklamalarına bakılırsa ve bir elektrik tüketicisi olarak yaşadı klarımız gözönünde tutulursa, bırakınız gelecek yüzyılı bugünü kurtarmanın telaşına düştüğümüzü görüyoruz. Do·ol Goz Der ısi 86 Elektrik Açıkları 2000 yılına kadar ülkemiz bir elektrik yetersizliği ile karşı karşıyadır, arz ve talep değerleri bunu açı kça gösteriyor. Yetkililer yetersizlik üzerinde fikir birliği içinde, ancak açıkların miktarı üzerinde söylenen rakamlarda farklılık bulunuyor. Talebin 96 milyar kWh'ı bulduğu geçen yıl, barajlarda su gelirlerinin yüksek oluşu ve uygun iklim şartları dolayısıyla, hemen hemen açıksız geçirilmiştir. Bu yıl talebin l 06 milyar kWh'e ulaşacağı ve açığın iki milyar kWh'ı bulacağı bunun da komşulardan ithal edilecek elektrik enerjisiyle kapatılacağı ifade edilmektedir. Bize göre en iyi koşullar oluşsa bile elektrik sisteminin verebileceği enerji en fazla l 00 milyar kWh'tır. Buna göre bu yıl en az 6 milyar kWh açık beklenmelidir. 1 998 yılı ele�trik yönünden fevkalade kritik bir dönemi işaret etmektedir. ilave hiçbir üretim tesisi girmezse, 115 milyar kWh olarak tahmin edilen talebin % l 3'Iük bir bölümü, yani 1 5 milyar kWh'i karşılanamayacaktır. 1999 açığı için, alınmakta olan önlemler ve yürüyen yatırımların gerçekleşmesi sayesinde kapanacağı ümidiyle bir rakam söylenmiyor. Elektrik ekonomisine göre, bir elektrik sisteminde karşı lanamayan enerji toplam ihtiyacın % 1 O'unu aşmış ise o sistemde kriz başlamıştır. Bu halde önlemlerin etkisini göstererek durumun düzelebilmesi için, normale göre daha çok zaman geçmesi gerekmektedir. l 970'Ii yıllardaki elektrik yetersizliklerinin yarattığı sıkıntıları hatırlayalım. Sistemin normale dönebilmesi için on yıl geçmesi gerekmiştir. Yakın Geçmişin Yargılanması Bir ülkenin elektriği üzerinde konuşuluyorsa konu on yıl sonrasının elektriği ile ilgili olmalıdır. Zira bugünün zaten Ocok ubat'97 Sa ı 48
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=