• Güncel civarındadır. Bir de kurulu gücümüz var. Tabii buna paralel olarak, üretimimizi nihai tüketiciye kaliteli bir biçimde iletebilmek, bunun için de yatırım yapmak gerekiyor. Dolayısıyla yapmış olduğumuz hesaplamaya göre, her yerde net olarak ortaya koyuyorum, 125 milyar dolar harcama gerekiyor. Bunu 25'e böldüğümüz zaman, 5 milyar dolar yapıyor. Ancak bütçemizin imkanları na bakıyoruz ki, ancak 1-1,5 milyar dolar kaynak ayrılması imkanı vardı r. Ancak bu 5 milyar doları harcamamız gerekiyor. Sanayisini geliştirememiş bir ül kenin hayatını devam ettirmesi, halkının refahını sağlaması mümkün değildir. Dolayısıyla bu harcamayı mutlaka yapmamız, onun için de enerji sektörünü mutlaka özel yerli, yabancı sermayeye açmamız gerekiyor. Enerji konusunda biz neler yapıyoruz, sorunları mız var mı, bu konuda bilgi vermek istiyorum. Türkiye Elektrik Üretimi İletim A.Ş. ve Enerji Bakanlığı, elektrik enerjisi planlarımızı yaparken öncelikle yerli kaynakları değerlendirmeyi öngörüyor. Maalesef yerli kaynaklarımız; hidrolik potansiyelimiz ve linyit potansiyelimiz geçmişe nazaran daha pahalı hale gelmiş bulunuyor. Kömür zaten yer altında; düşük kalorili olduğu için de pahalı bir çözümdür. Büyük kapasiteli hidrolik santrallerimiz artık kalmadı . En büyüğü bu i ki ay içinde bitecek olan 1200 MW ile llıksu'dur. Onun dışındakiler 600 MW ve altıdır. Dolayısıyla hidrolik potansiyellerimizde, geçmişteki gibi bir Karakaya, bir Keban yok artı k. Buna rağmen önümüzdeki 2020 planımı zda yerli kaynaklarımızın tamamını elektrik üretiminde kullanmış oluyoruz. Fakat bunun sonunda ulaştığımız seviye linyit + hidrolik 250 milyar kWh civarındadır. Ancak 2020 yılındaki tüketim 5.500 kWh ile Türkiye nüfusunun çarpı mı nı n 550 milyar kWh civarına ulaştığını görüyoruz. 300 milyar kWh açı k vardı r. Bu yüzden planlamaları mızı yaparken, yerli kaynaklarımızın yanı sıra, ekonomimizi ve kuruluş zamanlaması, yakıt temini kolaylı klarını da dikkate alarak, ithal kaynakları nı planlarımız içine dahil etmiş �ulunuyoruz. İthal kaynaklar içinde doğal gaz öncelikli oluyor. Ozellikle acil çözüm olarak daha kısa sürede tesis kurma imkanı olduğundan, her ne kadar işletme masrafları daha fazla olsa bile, başka kaynaklarla mukayese edildiğinde ithal doğal gaz .santralleri, ithal kömür santralleri inşa etmek gereği ön plana çıkıyor. Fakat çok da fazla ithal kömür santrali kurabileceğiz yer yok. Ve dolayısıyla nükleer santral gündeme geliyor. Bildiğiniz gibi nükleer santral programı nı başlatmış bulunuyoruz. Dolayısıyla ithal kaynakları da yerli kaynaklarla birlikte mütalaa etmek durumundayız. Ancak bugünkü duruma baktığımızda, maalesef geçmişteki yaşantıyı biliyorsunuz, istenilen seviyede yatırım yapılamamıştır. 1985-86 yıllarında yapı lan bir enerji raporunda, o günkü şartlarda dahi "her sene 1500 MW ilave güç temin edilmesi gerekir" deniliyordu. Ancak son 5-6 seneye baktığı mız zaman, ortalama bir kaç yüz MW'ın üzerine çı kamamıştır. l 996'yı çok zor bir şekilde atlattık. 1 997'de çeşitli ithalatlarımız var. Su debileri arzu ettiğimiz seviyede değildir. Ancak bu şartlar altında çeşitli çalı şmalarımız var, kantitatif tedbirlerle l 997'yi atlatırız. Ancak 1998 yılında da enerji açığı var. 1999-2000 yı llları için şu anda inşaatı devam eden tesislerimizin bitmesi ile bir rahatlama söz konusu olacak. Ancak 2000 sonrası için başlatmış olduğumuz çalışmaları n, mutlaka belirlenmiş olması gerekiyor. Aksi holde 1999-2000 yıllarını kurtarıyorsak do, 2000'den sonra yine bugünkü noktaya gelmemiz kaçınılmazdı r. Teşekkür ediyorum. Erdal ÇOŞKUN (EİEİ Genel Müdürü) Türkiye'de enerji açısından üç hedefe ulaşmak gerekiyor: Bunlardan birincisi ülkemizde yeterli derecede iyi planlanmış kaliteli enerjinin, ekonomi k enerjinin ve çevreci enerjinin sağlanmasıdı r. Bunu sağlarken de, gerek doğal gaz ve petrol açısından, gerekse hidroelektrik enerji açısı ndan kullanı mda ve Dogol Gaz Derg,s, üretimde rosyonolliğe, enerji verimine dikkat edilmesi gerekir. İkinci amaç, Türkiye' nin bir enerji üssü bir enerji köprüsü olmasıdı r. Üçüncü amaç ise mütahitlerimizin, mühendislik firmalarımızı n, imalatçı ları mızın gerek dünyada, gerek ül kemizde atılımlar yaparak yeni iş alanları yaratmasıdır. Türkiye'deki enerji kaynaklarına baktığımızda, genel olarak enerji fakiri bir ülkeyiz. Linyit kaynaklarımız var, ancak bunlar 7-8 milyar ton civarında ve oldukça kalitesiz. Ortalama kalori değerleri 1 500-1 700 kcol/kg civarında. Petrol hemen hemen yok, ihtiyacı mızın ancak %1 0'unu karşıyabiliyoruz. Doğal gazımız do Doğal gazı getirip onu santralde yakıt olarak kullanmaktansa, Türkmenistan'dan elektrik olarak getirmek belki daha da ekonomiktir. yok sayılabilir. Hidrolik koynoklorım\z yıllık 125 milyar kwh'dır. Ve bunun %29 civarını kullanıyoruz. inşa halindeki hidroelektrik barajları mız do yaklaşık %9 civarında. Yani inşaat halindeki barajlarımızı da bitirdiğimizde %38-%40 gibi bir potansiyeli kullanıyor olacağız. Geriye %60 gibi değerlendirilmesi gereken bir potansiyel kalıyor. Şimdi kömür açısından baktığımızda; kalori bakımından düşük, sülfür ve kül oranı yüksek. Bir ton kömür elde etmek için 7-8 ton dekopaj yapıyoruz. Örneğin, AfşinElbistan da dediğim gibi kül ve sülfür oranları çok yüksektir. Bunun için defüsüzosyon tesisleri kuruyorsunuz. Defüsüzasyon tesislerinde kireç taşı getiriyorsunuz. Kireç taşından alçı taşı çıkıyor ve bunları bir yerlere götürüyorsunuz. Bunlar, hem maliyeti çok artırıyor, hem de çevreye olan etkisini tam olarak önlemiş olmuyorsunuz. Bu bakımdan konuya; "ül kemizdeki kömürü son gramına, suyu son damlasına kadar kullanacağım, yerli kaynak kullanacağım" diye b!r ön yargıyla yaklaşmamak, ekonomik olarak bakmak lazım. Ulkemizin ekonomik şortları dışardon ithal kömüre doyalı santralin yapılmasını uygun görüyorsa, fiyatlar do uygunsa bence yapılması gerekir. Bunun yanısıra, örneğin, Türkmeniston'dan ya da Ukroyno'don elektriği uygun koşullarda alabileceksek, vakit geçirmeden biran önce olalım. Çünkü onun çevre sorunları do oralarda kalacaktır. Çeşitli oturumlarda, çeşitli toplantılarda edindiğim izlenim şu; örneğin, doğal gazı getirip onu santralde yakıt olarak kullanmaktansa, Türkmeniston'dan elektrik olarak getirmek belki daha do ekonomiktir. Ben şunu demek istiyorum. Türkiye'mizin enerji kaynakları belirli. Kömür var, oma az ve kalitesiz, hidrolik kaynakları mız belli; yani her türlü imkanı dikkate olmalıyız. Bir defa özelleştirme gibi konuları aşmalıyız. Bildiğimiz gibi elektrik en değerli enerji kaynağımızdır. Termik santrallerimizde kömürü yakarken elde edilen enerjinin % 33'ünden faydalanarak, elektrik elde ediyorsunuz. Doğal gaz santrallerinde %50 civarında verim var. Demek ki, siz elektriği üretirken oradaki enerjinin 1/3'ünü kullanıyorsunuz. O elektriği alıyorsunuz bir de santralin % 5 iç tüketimi var. Ve bunu iletirken de %5 bir kayba uğruyor. Dağıtı rken de %20 gibi kayı p oluyor. Tümden baktığınızda o enerji ancak 1 /4 elektrik olarak evlere, sanayiye ve çeşitli kullanım yerlerine geliyor. Bu bakı mdan elektriğin çok değerli olduğunu bilmemiz lazım. Bu nedenle elektriği verimli kullanmak, verimli iletmek, verimli dağıtmak, en boşta gelen konularımızdan biri olmalıdır. 193 Bildiğimiz gibi dağıtı m sistemlerimizde %1 7-1 8 civarında kayıp ve kaçaklarımız var. Bunların %7-8'i teknik kayıplardan ileri geliyor, geri kolan %9-l 0'u do koçoklordır. Ancak şunu ifade Ma ,s-Harnan97 Sa , 50
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=