Güncel tamamı yurtdışındadır. 1996 işletme bütçesinde de, fiili yatırımlarında da yurtdışı yatırımlar, yurtiçi yatırımların yaklaşık 3 katıdır. Bu organizasyon hatası, TPAO'yu yeniden dikey entegre bir petrol şirketi yaparak ve yeniden organize ederek temelden çözülmelidir. - Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ve Enerji Bakanlığı, kadro ve teknolojik donanım açısından petrol sektörünü denetleyebilecek, yön verebilecek yapıdan çok uzaktadır. Her ikisinin de teknik yönden olduğu kadar nitelikli eleman yönünden de takviyesi şarttır. Bu sorun, petrol sektöründeki kuruluşlarını bir Devlet Bakanlığı (ya da Petrol Bakanlığı) çatısı altında örgütlemek de dahil radikal bir çözüme kavuşmalıdır. - Yurtdışı yatırımlar son derece dar bir kadro ile, yetersiz bütçe ile sürdürülmektedir. Ulusal kuruluş TPAO, Azerbaycan'da iki büyük projede (Mega Proje, Shakh Deniz) faaliyettedir. Kazakistan'da 25.000 kilometre karelik alanda, 7 ayrı ruhsat sahasında 4 yıl önce başladığı yatırımı sürdürmektedir. 1993'den bu yana Kazakistan'a yatırılan para 223 milyon dolardır. Bu miktar bir başına, TPAO'nun 3 yıllık yurtiçi (arama, üretim, sondaj... vb.) toplam yatırımı kadardır. Bunun dışında Türkmenistan, Cezayir, Irak, Libya, Tunus, Yemen, Kırgızistan, Hindistan ve Pakistan'da ortak yatırımlar için çok ilerlemiş çalışmalar vardır. - Yurtdışı yatırımlar büyük sermaye, nitelikli insan gücü, yüksek teknoloji gerektirir. Entegre yapıda olmayan bir şirketin uluslararası tekellerle başetmesi neredeyse olanaksızdır. Mevcut koşullarda yapılacak yatırımlar büyük risk içerirler. Bu koşullarda kararların diğer şirketlerin istemleri doğrultu sunda çıkması olasılığı çok daha fazla, hatta kaçınılmazdır. -Yurtdışı yatırımlar, yurtiçi yatırımların alternatifi değil tamam layıcısıdır. Yurtdışına yönelirken; stratejik planlama, risk analizi, istihbarat gibi fonksiyonlar mutlaka en geniş anlamda organize edilmelidir. Ne yazık ki bugün, tüm uyarılara karşın son derece yanlış ve plansız bir yurtdışı yatırım anlayışı vardır. Bu yanlış yaklaşımın yarattığı bir diğer yaşamsal sorun da, şirket içi dengeleri bozması, personeli birbirine karşı kamplara bölmesi ve sonuçta iç huzuru yok etmesidir. - TPAO'nun bugünkü mali gücü ve organizasyon yapısı yurtdışı yatırımlara girişmesi açısından önemli sakıncalar taşımaktadır. Kaldı ki, özellikle Kazakistan, Türkmenistan, hattaAzerbaycan gibi yasal mevzuatın hala oturmadığı, finansal yapının olmadığı, bankacılık sektörünün uluslararası kabul edilir bir yapıdan çok uzakta olduğu; kısacası risklerin yalnızca "aramacılık" riskleriyle sınırlı olmadığı ülkelerde, arama yatırımlarına girilmesi ve hele hele birbaşına girilmesi büyük bir yanılgıdır. Bu bölgelerdeki temel stratejik yaklaşım, öncelikie üretim projelerine girilmesidir. Arama projelerinde ise son derece kapsamlı çalışmaların sonunda, sağlam risk analizlerini içeren ekonomik analiz çalışmaları ile ve riski dağıtmak amacı ile diğer büyük petrol şirketleri ile ortaklıklar Doğal Gaz Dergisi kurarak hareket edilmelidir. - Bugün, petrol endüstrisinin süper gücü olan ABD'de, yönetimin yanısıra "Think-Tank"ler de karar sürecinde çok önemli rol oynamaktadırlar. Türkiye'de petrol sektöründe bu yapılanmalara hayatiyet kazandıracak girişimler yapılmalı ve desteklenmelidir. Uluslararası boyuttaki yatırımlara bugün olduğu gibi plansız ve programsız girişildiği takdirde, Türkiye'nin çok şey kaybedeceği bilinmelidir. - Sektörde her kuruluşun birbirinden kopuk ve ayrı iş yapması, farklı hedefler gözetmesi, bizi yurtdışında ve yurtiçinde yabancı şirket ve ülkeler karşısında güçsüz kılan büyük bir sorundur. Entegrasyon ve koordinasyon bu büyük sorunu çözebilecektir. Petrol sektöründe hızlı hareket edebilmek, bürokratik ataletin yaratacağı olumsuzluklardan kurtulabilmek için yeni yapılanmalar savunulabilir. Ancak, son yıllarda petrol sektörüne yönelik olarak yurt dışında kurulan ve kurulmak üzere olan kimi şirketlerin ülke ekonomisi açısından yarattığı ya da yaratabileceği sorunlar da dikkatle incelenmelidir. Bu şirketlerin mutlaka denetlenmesi sağlanmalı, arpalık haline gelmeleri ve niteliksiz personelle doldurulmaları önlenmelidir. 222 - Ana hatları ile, tüm partilerin birleşebileceği ve ilgili tüm kuruluşların ortak çabaları ile çerçevesi çizilebilecek bir petrol politikası için "konsensus" sağlanırsa ve her yeni gelen ekibin bir öncekinin yaptığını bozmaktan öteye gitmeyen "politika"sı önlenebilirse, önümüzdeki yıllarda daha sonuç alıcı ve Türkiye'ye yaraşır bir çizgi izlenmesi mümkün olabilecektir. - İlgili bakanlıklarla ve siyasi partilerle, meslek kuruluşları arasında dinamik bir diyalog kurulması zorunludur. Bugüne kadar yaşanan pratik; petrol kongrelerinde ya da benzeri organizasyonlarda yapılacak konuşmalara yönelik "ortak" çalışmalarla ya da bilgi notu alış-verişleri ile sınırlı kalmıştır. Türkiye'de petrol politikası oluşturulurken, meslek kuruluşlarının zengin birikiminden, sektörün tüm alt disiplinlerini kucaklayan geniş şemsiyesinden yararlanmak ülkenin çıkarınadır. Bu diyalog, süreklilik ve kurumsallık kazanmalıdır. - Sektörün daha sağlıklı çalışması, ülke ekonomisi açısından yaşamsal önem arzetmektedir. Bunu sağlamaya yönelik eleştirileri karalamaya çalışmak yerine, bilgi ve belgelere dayalı bu eleştirilere kulak vermek zamanı gelmiş ve geçmektedir. Türkiye, 21 . yüzyıla girerken, bu çağdışı anlayış yerine, bilimin ve çok sesliliğin aydınlığına her zamankinden fazla gereksinim duymaktadır. TMMOB Makina Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nin 5-7 Haziran 1997 Tarihinde Düzenlediği "Çevre ve Enerji Kongresi"nde Sunulmu!jttır. Temmuz-Ağustas'97 Sayı 51
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=