Doğalgaz Dergisi 51. Sayı (Temmuz-Ağustos 1997)

-------.--·-·-·-·-·-·-·-·-·-•-11!•_•_•_•_•_11!•_•_•_•_•_•_•_•_•_•_•- �--·-·- ------�����������------ Güncel DOCİAll. 4iiAZ VE KONUII.ARDA ENERJİ TASARRUFU Doğal Gaz Projesinin Ana Eksiklikleri ve Öneriler Prof. Dr. Müh. Ergin ARIOĞLU-Y. Müh_. Ali Osman YILMAZ (TMMOB Maden Mühendisleri Odası lstanbul Şubesi) • Sadece "çevre dostu" özelliği ile tek boyutlu ve radikal bir biçimde kamuoyu gündeminde tutulan doğal gaz projesi, tüm boyutları ile (azot oksit emisyonu, arz güvenirliği, Dünya doğal gaz rezervinin dinamik ömrünün çok kısa olması (40-50 yıl gibi) (Şekil 3.1 ), gerçek kullanım maliyeti, sistemin bir bütün olarak depreme karşı emniyeti ve ulusal ekonomimizin yararı doğrultusunda tartışmaya açılmalıdır. • Arz-talep dengesini kullanım boyunca ekonomik ve emniyetli şekilde gerçekleştirebilecek bir depolama (rezervuar) hacimleri mevcut değildir. (Depo hacmi en az 1 .5-2x109 m3/yıl kapasitesinde olmalıdır. Tüketim merkezlerine göre ülke bazında en az iki lokasyonda olması yararlıdır. • Arz emniyeti tam sağlanmamıştır. Dış alım büyük ölçüde Rusya ve Cezayir'den temin edilmektedir. Bunun sağlanması yönünden Fransa'daki gibi dı ş alım en az 4 ülkeden yapılmalıdır. (Cezayir+Hollanda+ Rusya+ Norveç, Fransa'nın ayrıca 3.8x109 m3/yıl iç üretimi mevcut-1985) (Almanya örneğinde de dış alım 4 ülkeden yapılma�tadır. Almanya'nın doğal gaz üretimi ise 17.109 m3/yıl. Ulkemizin üretimi ön�_msizdir. Silivri: 0.3-0.7x109 m3/yıl) • Ulke içinde doğal gazıı� ağırlıklı kullanımı elektrik santrallarındadır. (%50-52). Ulkemizin 8.4 milyar ton linyit rezervi dikkat�. alındığında, bu şekilde doğal gazın kullanımı "akıl dışı"dır. Ozellikle elektrik enerjisinin artan oranda dışa �ağımlılığı telafisi mümkün olmayan bir "yaklaşım hatası"dır. Ulkemizin varolan ekonomik yapısı (artan bütçe açıkları, aşırı ölçüde arlan dış borç stoğu, kronikleşmiş enflasyon ile sürekli bozulan gelir dağılımı, gereken vergi/GSMH oranının düşük olması, ekonominin yeraltılaşması, artış hızı kestirilemeyen transfer ödemeleri (artan iç borç stoğu), istenen ölçülerde dış rekabete açık olmayan dış satım ve sonucunda artan dış ticaret açığı, toplam dış satım teşviklerinin dış satım gelirindeki yüksek payı v.b.) son derece özenle değerlendirilmeli ve "dış al ım enerji faturası"nın bedeli ise, bu koşullar altında tekrar tekrar irdelenmelidir. • Ülkemizde doğal gaz dış alımından kullanıma kadar görev üstlenen kuruluşlar arasında ciddi ölçülerde koordinasyon eksiklikleri söz konusudur. Bu eksiklikler ulusal ekonomi açısından önemli olumsuzluklar yaratmaktadır (Örneğin 1996/ 1997 kış sezonunda BOTAŞ ile İGDAŞ arasında yaşanan çelişkiler). • Doğal gaz tesisatının (kazan-üflemeli kazan+kombilerborular, sayaç, çeşitli cihazlar vb.) büyük bölümü dış alımla sağlanmaktadır. 1996-1997 kış sezonu itibarıyla satın alınan doğal gaz cihazlarının toplamı en az 500 milyon dolar mertebesindedir. Yerli sanayinin üretim payı kesinlikle artırılmalıdır. Para ve zaman ekonomisi yönünden doğal gaz tesisat Doğal Gaz Dergisi 252 projelerinde kullanılan teknik şartnameler arasında tam bir uyum sağlanması gerekmektedir. • Geçmiş uygulamalara geniş açıdan bakıldığında, ülkemizin enerji politi�aları günübirlik yaklaşımlarla halledilmeye çalışı lmıştır. Ozellikle doğal gaz dış alımlarının dış politika ilişkileri itibarıyla fevkalade duyarlı ülkelerden sağlandığı göz önünde tutulursa Dışişleri Bakanlığı'nda "enerji birimi"nin açılması uygun bir idari yaklaşım olacaktır. Ayrıca 21. yüzyılda dış ülkelerden atmosferik yolla gelen "çevre kirlilikleri" artacaktır. Bu yönden de Dışişleri Bakanlığı'nda enerji bölümü ile birlikte çalışacak "çevre birimi"nin şimdiden oluşturulması gerekmektedir. • Doğal gaz alım ve satım fiyatları, kazan ısıl verimleri ve kullanım maliyetine ilişkin tüm bilgiler açık, anlaşılır ve doğru olmalıdır. Bu konuda kamuoyuna iletilen "kullanım maliyetleri"nin doğruluğu_gerçek işletme koşulları altında tartışı lmaya açık bir konudur (Ozellikle dönüştürülmüş kazan uygulamalarında ısıl verimin düşük olduğu, bu nedenle kullanım maliyetinin açıklanan değerlerin çok üzerinde olacağı hatırda tutulmalıdır). • İstanbul özelinde bakıldığında, doğal gaz projesi ancak nüfusun %30-35'ine yanıt verebilecek durumdadır. Bu nedenle lstanbul, Trakya ve Batı Anadolu'daki kömür havzalarının geliştirilerek ısınma-enerji sektöründe değerlendirilmesi en akılcı ve ekonomik politika olacaktır. • Doğal gazın 3-5 yıl içinde arzında gözlenecek daralmalar karşısında dökme LPG yakıt olarak konut sektöründe yaygın şekilde kullanılmaya başlanılacaktır. Piyasada gözlenen gelişmeler bu yöndedir. (Dökme LPG'nin kullanım maliyeti doğal gaza yaklaştığı zaman dökme LPG uygulamaları artacaktır). Kuşkusuz dökme LPG uygulaması da ülke ekonomisi açısından pahalılığı nedeniyle uygun değildir. • Ekonomik yapımızı reel ekonomiye, başka bir deyişle üretken ekonomiye dönüştürmek için tasarrufhacminin milli gelire oranı kesinlikle %35 değerinin üstüne çıkarılmalıdır. Bunun için yapılabileceklerin başında enerji üretiminde (üretim kayıplarının azaltılması, ürün kalitesinin yükseltilmesi ve çeşitlendirilmesi, yeni kalite kontrol tekniklerinin uygulamaya sokulması vb.) ve kullanımında (soba-kazan ısıl verimlerinin yükseltilmesi, yapılarda özellikle duvar+pencerelerde yalıtım uygulamalarının özenle gerçekleştirilmesi, ısı yalıtım yönetmeliğinin ülke gerçekleri yönünden gözden geçirilmesi vs) tasarrufa önem veren politikaların geliştirilip gündelik yaşama geçirilmesi gelmektedir. • Konut-sanayide doğal gaz kullanım güvenliğinin temini için sigorta kavramı kurumlaştırılmalı ve kamuoyu bu yönde bilinçlendirilmelidir. Temmuz-Ağustos'97 Sayı 5 1

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=