Doğalgaz Dergisi 57. Sayı (Temmuz-Ağustos 1998)

1. GİRİŞ Gelişmekte olan ülkemizde, son yıllarda sanayileşme, gelir seviyesin in artması, köyden şehire denetimsiz göç ve bunun getirdiği şehirleşme oranının kontrol edilemeyecek düzeyde artması, nüfusumuzun dünya standartları üzerindeki bir artış hızıyla çoğalması gibi temel nedenlerden dolayı enerji tüketimi; özellikle ikincil enerji olan elektrik enerjisi tüketimi hızla artmıştır. Artan bu talebi karşılayabilmek için 201 O yılına kadar 44 kömür, 14 gaz santrali ve 2 nükleer santralin, diğer hidroelektrik santral projeleriyle birlikte devreye girmesi ve bu yolla 40.000 MW'lik yeni kapasiteye ulaşması beklenmektedir. Enerji üretiminde çevresel etkilerin dikkate alınmasıyl a birlikte enerji santrallerinden kaynaklanan katı ve sıvı atıklar, özellikle baca gazların.dan oluşan hava ki rl i l iği çok önemli boyutlara ulaşmıştır. Doğal kaynakların kıt ol ması ve dünyadaki çevre kirlenmesine karşı hassasiyetin artması, kaynakların daha ekonomik ve verimli değerlendiri lerek enerji üretilmesi konusunu gündeme getirmiştir. Tüm dünyada olduğu gibi kojenerasyon sistemleri, ısı ve elektrik enerjisinin oldukça yüksek verimle elde edi lebildiği sistemler olduğu için, ülkemiz içinde oldukça önem kazanmıştır. 1980'lerin sonuna dek doğal gaz kullanımı olmayan ülkemizde, yurt dışından ithal edilmesiyle birlikte gündeme kojenerasyon (bileşik ısı-güç üretimi) sistemleri gel m iştir. Bir kamu kuruluşu olan Türkiye Elektrik Üretim İletim A.Ş. (TEAŞ) Genel Müdürlüğü Ambarlı'da 6x455 MW'lik Doğal Gaz Kombine Çevrim Santralini devreye almış, 1993 yılından itibaren "Otoprodüktör Enerji Tesis Projeleri" çerçevesinde özel sektör kuruluşları kojenerasyon sistemlerine önem vermeye başlamışlardır. Hali hazırda 24 adet işletme halinde toplam 837 MW'lik tesis işletmeye açılmış, toplam 903 MW'lik 31 adet tesis için sözleşme imzalanmış ve toplam 1066 MW kapasitede 51 adet proje ise değerlendirme safhasındadır (1 ). Türkiye'de kojenerasyon uygulamalarını kolaylaştıran ana yakıt doğal gazdır. Ancak bugün doğal gazın ulaştığı bölgelerde bile gaz sıkıntısı yaşanmakta, kojenerasyon tesislerinde doğal gaz kullanımı konusunda darboğaz bulunmaktadır. Doğal gaz yerine ikame edilebilecek yakıtlar LPG, mazot ve fuel-oil'dür. Bu alternatif petrol ürünlerinin üzerindeki akaryakıt tüketim vergisi ve akaryakıt fiyat ve istikrar fonunun kaldırılması LPG ve diğer sıvı yakıtların doğal gazla rekabetini sağlayacaktır. Ülkemizde rafinerilerde Doğal Gaz Dergisi 121 Article üretilen ağır yakıtın (6 No.lu fuel-oil) yaklaşık % 20'si iç piyasalarda tüketilemediğinden dolayı, iç piyasa satış fiyatının çok daha altında yurt dışına satılmaktadır. Bu fazlalık ağır yakıtla çalışan dizel motorlu kojenerasyon sistemleriyle elektriğe dönüştürülebilirse 600 MW'lık bir elektrik enerji elde edilebilecektir (2). Haziran 1992'de yapılan Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda imzaya açılan ve ülkemizce de taraf olma çal ışmalarının tamamlandığı "İklim Değişikliği Sözleşmesi" çerçevesinde başta karbon dioksit emisyonu olmak üzere sera gazları emisyonlarına sınırlandırmalar getirilmekte ve karbondioksit emisyonla rının 2000 yılında 1990 yılı emisyon seviyesine indirilmesi hedeflenmektedir. Karbondioksit emisyonununu önleyecek bir teknoloji bugün için mevcut olmadığından, karbon dioksit emisyonlarının azaltılmasında en önemli çözümlerin başında, yenilenebilir enerji kaynakları ile birlikte enerji tasarrufu sağlayacak teknolojilerin kul l anılması gelmektedir. Konvansiyonel olarak bir birim elektrik enerjisi için üç birim ısı enerjisi gerekmektedir. Bileşik ısı-güç üretiminde ise bir birim elektrik üretimi için 1.5 birim ısı enerjisi gerekmektedir. Elektrik üretimi için kullanılan daha az enerji, daha az yanma gazları ve dolayısiyle daha az karbondioksit gazı ve daha az kirletici demek olacağından; atmosfere verilen kirletici emisyon miktarı toplamında da %50 civarında azalma meydana gelecektir. 2. HAVA KALİTESİNİN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR Türkiye'de hava kirliliğinin önlenmesi konusunda temel mevzuat Çevre Kanunu uyarınca yayınlanan "Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliğidir (H.K.K.Y.). 2 Kasım 1986 tarihli T.C. Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren H.K.K.Y., Alman eski TA-Luft'un tercümesi olup, 64 madde ve 1 geçici maddeyi içeren sekiz bölümden ibarettir. Yönetmelik ayrıca teknik detay ve açıklamaları içeren onbir ek ve bir yönerge içermektedir (3). Kojenerasyon tesisleri katı, sıvı ve gaz yakıtlı termik santrallerle birlikte "İzne Tabi Tesisler" sınıfına girmektedir. (Ek-8 Liste A, Madde 1.1.1). Ayrca kojenerasyon sistemleri yakma tesisleri olması sebebiyle Yönetmelikte Ek-7'de belirtilen "Kirletici Vasfı Yüksek Tesisler" kapsamına da Temmuz-Ağustos '98 Sayı 57

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=