Söyleşi ettiklerini biliyoruz. Fakat şimdi baca sensörleri konuyor. Baca sensörü bir şekilde kesiyorsa, tam blokaja giriyor kombi. Onu sizin tekrar çal ıştı rmanız lazı m. Mesel a bizde bacadan sönüyorsa, baca tıkal ı ikaz l ambası var. Arıza nedeni diye basıldığında orada görülecek, baca tı kalı . Artık baca problemine rağmen basıl ıyorsa, o bilinçsizlik. Tüketicilerin çok dikkat etmeleri gerekiyor. Dediğiniz gibi doğal gazda tesisat pojeleriyle bir takı m şeyler önleniyor, ama LPG uygulamaları nda veya sıvı yakıtl ı uygulamalarda hiç kimse yok ortada. Şart yok, bakan yok. Perişan oluyor insanlar. Cemal KOZACI : Artı k ısınmada yeni bir kavrama geçiliyor. Doğal gazın gelmesindeki en büyük fayda şu oldu Türkiye'ye; insanlar daha rahat ısınmayla karşı laştı lar. Senelerdir görüyoruz, büyük şehirlerde apartmanlar yapı lıyor; 5-6 katl ı, ama bu apartmanların 5. katında kömür sobası yakıyorlar. Merkezi sistemle ısınmaya insanlarımız yatkın değil. Anlaşma ortamı olmadığı ndan dolayı herkes kendi sobamı yakayım, kendim tek başı ma ısınayı m, diyor. Doğal gaz bu bireysel ısınmaya bir kapı açıyor. Nitekim doğal gazın olmadığı yerde de LPG ile ısı nma gittikçe yaygı nlaşıyor. Yeter ki insanlara bu yeni seçenekler sunulabilsin. Tesisatçı lar, mühendisler bu seçenekleri insanlara getirsin. Üreticinin bu ortamdaki hali mehter takımı gibi, iki ileri bir geri. Uğur PASİNER: Kısa vadede bakı nca üreticiliğin karlı olmadığı düşünülebilir. Kolay ne? Aç akreditifi ver gitsin. Doğal gaz mı yok, akreditif açma, mal gelmesin, satma. Bir daha mı geldi doğal gaz, yine getir, yine sat. Ama üretmek zor. Üretmek deyince yatı rı m yapacaksı n, o üretimi sürekli kı lacaksı n, insanları istihdam edeceksin. Üreticinin böyle ortamdaki hal i mehter takımı gibi, iki ileri bir geri. Fakat ben Cemal Bey'in dediği gibi bir şeyler ortaya çı kınca haz duyuyorum. Ama bunu biraz da uzun vadeli düşünüyorum. Türkiye'de kimse uzun vadeli düşünmez. Ama diyorum ki, ben Türkiye'nin standart düşünme şeklinin dışında bir şekil düşüneyim. Belki biz çok kısa vadeli karlar elde etmemiş olabiliriz. Ama inanı yorum ki uzun vadede bu işe, üretime gönül veren, üretim içinde olan, bunun faturası nı ödeyen firmalar daha önde olacaklar. Bu dünyanın diğer ülkelerinde de böyle olur. Tabii ki biz bunun faturası nı ödedik, bunun meyvesini toplayacağız. Ama Türkiye bu tip cihazları üretemeyecek, teknik bilgi kapasitesinden uzak bir ülke değil. Türkiye'de bunların hepsi yapı l abil ir. Cemal KOZACI : Dezavantaj ı mız şu tabii, Avrupa'daki üretim rakaml arıyla bizdeki üretim rakamları farkl ı . Eşit şartlarda mücadele etmiyoruz. Gümrük duvarı yok artı k. Avrupal ı yüzbinlerce üretiyor, geliyor o fiyata malediyor, burada satıyor. Biz daha mütevazi rakamlara imal edip, satıyoruz. Üretici Türkiye'de şimdi şu yol ayrı mı nda: Ya kendisi de üretecek Doğal Gaz Dergisi 83 Avrupa'da üretilen mal ı veya Avrupa'da üretilen mal ı n yarı sanayisini alacak. Ya bırakacak, ben hiçbir şey üretmeyeceğim diyecek veya kendisi de üretecek. Süleyman BULAK: Özellikle Türkiye'de geçtiğimiz son 3-4 yılda klima konfor olmaktan çıkarak, ihtiyaç haline dönüştü. Paralel olarak sektördeki firmaların çoğunluğunun ürün gamında yer alan klimalar ısıtma sektöründe zaman zaman yaşanan sıkıntılar sırasında, onların bayilerine alternatif bir ürün teşkil etti. Sizin Süpermatik olarak ileriye dönük planlarınız içerisinde belki üretmek deği( ama belli bir markayı Türkiye'de temsil edip pazarlamasını yapmak gibi bir düşünceniz var mı? Uğur PASİNER: Biz, hep klimayı düşündük. Neden düşündük? Biraz önce söylediğiniz sebeplerden. Fakat bunların hepsi başlı başına ilgilenilmesi gereken, rekabet içinde olunması gereken şeyler. Süleyman BULAK: Tüketici klima alırken, hangi ölçülere göre tercih yapacağını bilemiyor. Sezgilerine göre tercihte bulunuyor, ciddi olmaktan uzak. Cemal KOZACI : Bazı yeniliklerle çok hazırlı ksız karşılaşıyoruz. Altyapı olarak, bilinçlenme olarak çok hazırlıksız karşı laşıyoruz. Şimdi bilgisayar sektörü gelişti, bilgisayar modası oldu. Fakat birkaç gün sonra Türkiye bilgisayar çöplüğüne döndü. Yanlış mal lar ithal edildi. Satış sonrası hizmetleri al amadı. Korkarı m doğal gazda da böyle şeyler oluyor. Çok ithal marka geldi yurt dışından. Bazı büyük markaların 2-3 tanesi el değiştirdi, ithalatçı değiştirdi. Şimdi o markaları alan tüketiciler, acaba kime bunun servisini yaptı racak. Kombide de aynı şeyler yaşandı. Şimdi klimada da aynısı olacak. Çünkü klimada da çok farkl ı markalar birden pazara girdi. Bir kere sı rf klimayla uğraşan firmal ar var. Bunlar dünya markaları . Birde, ısı sektöründe olup da klimayı tamamlayıcı ürün olarak alacak firmalar var. 1998 sezonu itibarıyla klimaya girmeye karar verdik. Uğur PASİNER: Şimdi berı Cemal Bey'e şöyle katı lıyorum. Biz, hangi işe girdiysek mutl aka o işin sorumluluğunu üstümüzde taşıdık. Ne demek bu? Biz bir cihaz mı getiriyoruz, dedik ki bu cihazın en aşağı 1 O yıl yedek parça, servis, sorumluluğu sırtımızdadı r. Siz diyemezsiniz ki, ben getirdim bundan sonra ilgilenmiyorum. Diyenler olabilir, ama biz bunu demiyoruz. Çünkü biz, 40. yılı mızı kutlayacağız. Bugüne kadar kimseyle ihtilafa düşmemişiz. 1998 sezonu itibarıyla klimaya girmeye karar verdik. Çok marka geldi, gitti ama iyi bir markayla, iyi bir ürün gamıyla girmek istiyoruz. 1 999'da da satmayı düşünüyoruz. Süleyman BULAK: Söyleşi için teşekkür ederim. Eylul-Ekim '98 Sayı 58
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=