Doğalgaz Dergisi 61. Sayı (Mart-Nisan 1999)

Güncel birleşik çevrimli elektrik tesisi bence bir kojenerasyon diye tanımlanmamalı. Çünkü bu basit çevrim olabilir, birleşik çevrim olabilir. Ama bu kojenerasyondan, bu tesisden elektrik dışında veya öngörmüş olduğunuz form dışında başka bir enerji üretebiliyorsanız, gerçek anlamda, kelime anlamında kojeneras- "Yap - işlet- devret modelinde başvuruları ile düzeltile düzeltile bugüne kadar ge l miştir. Bunlardan bir tanesi, 1996 yılında çıkartılmış ayrı bir yönetmelik olan 8007 ve 1997 yılında çıkmış olan 9670 sayılı 3. bir yönetmeliktir. Bu yönetmelikler de şunu göstermektedir ki, bu kanunların alt yapısı hazırlanırken işin tam planlanması böyle bir tesisi gerçekleştirebilmek, dışarıdan finansman kaynağı olmadığı sürece çok zordu,~ " yonun tanımı burada gündeme gelir. Bundan dolayı, daha önce yapılmış olan tesisler veya devletin bu konuda yapmış olduğu Lesislere kojenerasyon demek biraz zordur. Mevzuat gereği de devletin böyle bir tesis yapması pek mümkün değildir. Bildiğiniz gibi kamuda bu işi ancak TEK veya TEAŞ yapabilmektedir. TEK'in ele elektrik dışında başka bir mevzuatla ilgilenmesi mümkün olmadığı için kojenerasyon tanımıyla bir tesis kurması mümkün değildir. Bu konudaki hukuki alt yapıyı temelde 2 konuya ayıra bilir iz . Bu konulardan bir· tanesi, ısı-güç veya kojenerasyon bileşik çevrimli tesislerin alt yapısı, diğeri de gerçek anlamda kojenerasyon olabilmesi için buna bir bölgesel ısıtma veya bir proses katabiliyorsanız, bu prosesin veya bölgesel ısıtma nın alt yapısı ve bu ikisinin birbiri ile uyumluluğunun koordinasyonuclur. Birincisi, kojenerasyonda veya böyle bir güç santralinin yapımında kullanılacak olan hukuki alt yapı 1984 yılında yayınla nmış olan 3096 sayılı kanundur. Bu kanunun amacı da yap-işlet-devret modelinde CıreLim ve dağıtım tesislerini özel sektöre yaptırabilmektir. Bu kanun ela çıkarken aslında tam detayları ve alt yapısı hazırlanmadan, o tarihte oluşmuş olan bir projeyi hızlandırmak için çıkmış bir kanundu. Yürütmedeki zorluklardan dolayı, bir sene sonra, 1985 yılında kanunla ilgili yürütmeleri düzenleyebilmek için 9799 sayılı yönetmelik çıkmıştır. Ondan sonra bu yönetmelik, tesislerde bu gibi zorluklar çıktıkça, özel sektör veya birkaç kesim birtakım zorluklar yaşadıkça, düzeltmek için yapılan M•Mlffl•t\ttllW 146 ve çözülmesi öngörülmeden yapılmakta. Dolayısıyla çıkan sorunlar sonradan bunlara ilave edilerek, ek yönetmelik çıkartılarak çözümlenmeye çalışılmaktad ır. Bu da dengeli bir alt yapı oluşturmadığı için bu tip tesislerin yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bu kanunlara ilave edeceğimiz, ikinci bir model yap - işlet modelinde çıkmış olan kanunlar da vaı-. Birinci model olan yap- işlet-devret'teki amaç, özel sektörün böyle bir tesisi kurması, finanse etmesi, işletmesi ve öngörmüş olduğu sürenin sonunda devlete çalışır vaziyette teslim etmesidir. Bunun üzerine gelmiş olan, ikinci modelde, yap - işlet - devret modelinin sonundaki devret kaldırılmış ve böyle bir tesisin özel sektör tarafından kurulması, işletilmesi ve tamamen sahiplenilmesi esas alınmıştı r. Temelde bütün alt yapı bu iki prensibe dayanmaktadır. Günümüz konuşmalarında da çok gündemde olan bir otoprodüktör kavramı vardır ki bu kavram, yap - işlet - devret'in bünyesine dahil olan bir kavramdır, özel bir kanunu yoktur. Yap - işlet - devret modeli 1984 yılında 3096 sayılı kanunla bir projeyi yürütebilmek için çıkmış bir kanundur. Yap - işlet-devret modelinde böyle bir tesisi gerçekleştirebilmek, dışarıdan finansman kaynağı olmadığı sürece çok zordur. Dışarıdan finansman alabilmeniz için uluslararası bazı şartları ve standartları kabul etmiş olmanız lazım. 3096 sayılı kanunda bu bir maddeyle sağlanılmaya çalışılmıştır. Bu maddede, bu kanun dahilinde yapılan bütün sözleşmelerin özel ticari sözleşmeler olduğu ve kamu hukukuna dayanmadığı ifadesi kullanılmış ki, bu ifade de başka bir kanunla bu kanuna dahil edilmek istenmiş tir. Ve ilk Mart - Nisan '99 Sayı 61

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=