• • • • • • • • 4. Ürünlerimiz, müşterilere gecikmeden, zamanında ulaşmalı ve teslim edilmelidir. Satış sonrası hizmetler aksatılmadan verilmelidir. Bu şartlarda birçok sanayi ürünlerinde olduğu gibi kalorifer ve buhar kazanları ile kombi-şofbenlerde ve onların kontrol panellerinde son 1 O yıldır Avrupa malları Türkiye'ye artan bir hızla giriyor. . Önce Türkiye'ye mümessilleri kanalı ile giren Avrupalı kombi, şofben ve kazan üreticileri; bilahare Türkiye'de kendi sermayeleri ile Türk Ticaret Kanunu'na göre kurdukları şirketlerle pazarlamaya başladılar. Teknolojik üstünlükleri, cazip görünüşleri, pazarlama bilgi ve teknikleri, çok güçlü reklam bütçeleri ile piyasamızda geniş bir paya sahip oldular. Türkiye'de üretim yapmak için de benzer uygulama ile önce Türk sanayi firmalarına know-how vererek, daha sonra üretici Türk Sanayi Kuruluşlarına ortak olarak ve en sonunda ortak oldukları sanayi kuruluşunda ekseriyet hisselerine sahip olarak yönetime hakim oldular ve olmaya devam ediyorlar. Bu durum çok kötü değildir. Çünkü üretim tesisleri Türkiye'de kuruldu ve kuruluyor. Girdilerin önemli kısmı ve işçilik Türkiye'den sağlanıyor. Ürünlerin bir bölümü de ihraç ediliyor. Ancak niçin bu işlemleri biz kendimiz yapmıyoruz? Yabancı kuruluşların güçlü teknoloji, tecrübe ve sermayeleri karşısında mevcut sanayi kuruluşlarımızın önemli bir kısmı kapanıyor. Kendi kuruluşlarımızın birleşerek sermayelerini büyütmeleri, tecrübe ve teknolojilerini geliştirmeleri ve varlıklarını korumaları en büyük temennimizdir. Bu duruma gelmemizin nedenleri; Türkiye'nin uluslararası sanayileşmeye yeni girmesi, yönetim deneyimi, teknoloji ve sermayelerin yetersizliğidir. Mevcut duruma rıza göstermemiz, doğru olmaz. •••••••••• 1 82 • • • • • • • • Batı'nın uzun sürelerde aştığı sanayileşme kademelerini onların deneyimlerinden yararlanarak daha kısa sürede aşmamız gerekir. Bu hususda başarısız sayılmayız. Öncelikle kendimizi bulunduğumuz kasaba, şehir ve bölgenin dışına çıkarmalıyız. Önce Türkiye çapında düşünmeli, fabrika kapasite ve teknolojisini Türkiye pazarı için hazırlamalıyız ve derhal ufkumuzu genişletip, ihracatı da hesaba katmalıyız. Öncelikle sermayelerimizi birleştirme ve beraber şirketleşip çalışma imkanlarını arayıp, sağlamalıyız. Bugünün KOBİ'leri bu düşünce içinde olmalı ve gelişmelidir. KOBİ'lerde ekonomik olan bir en küçük kapasite vardır. Her ürün cinsine göre bu alt sınır titizlikle incelenerek, belirlenmelidir. Bu görev bundan sonra devlete ait değil, sanayi odaları ve benzer sivil toplum kuruluşlarına aittir. Yani, özel sektörün kendisine aittir. Türkiye kazan sanayi, 200 civarında küçük atölye ve fabrikadan oluşuyor. Bunlar kendi aralarında birleşip sermaye, kapasite, teknoloji, yetişmiş eleman bakımından güçlenirse Türkiye pazarına hakim olup, ihracata daha geniş çapta devam edebilirler. Doğal gazın Anadolu'ya yayılmasıyla doğan doğal gazlı kazan ve kombi pazarına, ithal ürünler hakimdir. Büyüyen bu pazarda yerli üretimin de pay alması gereklidir. Doğal gaz kazan ve kombi sanayimizi geliştirirsek, (BDT) Birleşik Devletler Topluluğu ve Balkanlar'daki geniş pazarlara ihracat yapabiliriz. Orta Asya, Orta Doğu hatta Avrupa'ya ihraç şansımızı artırabiliriz. Kalorifer ve buhar kazanı, kombi ve diğer teçhizatı üreten firmaların, Türk ve Avrupa standartlarına uygun, CE'nin istediği güvenliğe sahip, yeni gelişmiş teknolojilerle projelendirilmiş, Bakanlıkların tebliğlerine uygun kazan ve kombileri üretmeleri bir zorunluluktur. Sermaye, üretim, tecrübe ve bilgi ile insan kaynaklarının birleştirilmesi hedeflere daha çabuk ulaşmamızı sağlayacaktır. • ••••••••••
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=