Doğalgaz Dergisi 67. Sayı (Mart-Nisan 2000)

sözleşmenin eklerinden çıkarılması için gerekli girişimler, Bakanlığım koordinasyonunda yapılan çalışmalarla aktif olarak sürdürülmektedir, Kyoto Protokolü Hatırlanacağı üzere, 1997 yı lında Japonya'da 3. Taraflar Konferansı'nda kabul edilen Kyoto Protokolü'nün Ek-B listesinde yer alan ülkeler için 2008-2012 Agenda • .: gerçekleştirebilecekti r, Böylece, enerjinin verimli kullanımı sonucunda elde edilecek tasarruf oranı kadar karbondioksit emisyonlarında bir indirim yoluna gidecektir, Çevre Bakanlığı Çalışmaları Bu çerçevede, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan hesaplamalara göre, kaynak bazında yakıt ikamesine gidilerek doğal gaz arzının 201 O yılında 50 yılları arası, ortalama olarak sera gazı emisyonlarını 1990 yılı seviyesinin en az %5 altına çekme zorunluluğu getirilmiştir, Türkiye, sözleşmeye taraf olmadığı ndan, Kyoto Protokolü'ne de henüz taraf değildir ve bu nedenle de sayısal bir emisyon indirim hedefi bulunmamaktadır, "Ülkemizdeki karbondioksit milyar m3'e çı karılması öngörülmektedir, CO2 Emisyonu Devlet İstatistak Enstitüsü verilerine göre, Türkiye'de enerji ilişkili karbondioksit emisyon miktarı 1990 yılında 142-7 milyon ton olarak gerçekleşirken, 1995 yılında emisyon miktarının 2000 yılında 253.5 milyon ton, 2005 yılında 347.8 milyon ton ve 2010 yılmda ise 486, 5 milyon tona ulaşacağı tahmin edilınektediıc " Enerjinin, çevrim ve kullanımında atmosfere bırakılan emisyonların kontrolü ve azaltımı için; enerji tasarrufu ve enerji verimliliği çalışmaları başta olmak üzere temiz yakıt, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, modern teknolojilerin ikamesi ve emisyon kontrol sistemlerinin uygulanması gibi bir dizi tedbirin, ülkemizde her sektörde uygulanmasının gerekli olduğu açıktır, %18,7'Iik bir artışla 169,2 milyon tona ulaşmıştır, Diğer yandan, Türkiye kişi başına düşen karbondioksit emisyonu açısından 1995 yılında 2-79 tonluk bir değerle dünya ülkeleri arasında 80, sırada yer almaktadır, Bakanlığım koordinasyonunda, iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi kapsamında yürütülen ulusal ve uluslararası çalışmalar hakkında, başta sanayici olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşla rı akademik çevreleri ve konuya ilgi duyan tüm kesimleri bilgilendirmek amacıyla bu seminer düzenlenmiştir, Alınan tüm önlemlere rağmen, artan enerji ihtiyacına paralel olarak, ülkemizdeki karbondioksit emisyon miktarının 2000 yılında 253,5 milyon ton, 2005 yılında 347,8 milyon ton ve 201 O yılında ise 486,5 milyon tona ulaşacağı tahmin edilmektedir, Taraf olduğumuz uluslararası çevre ile ilgili sözleşmeler ve protokollere uyum konusunda yaptığımız çalışmalardan ülke olarak olumlu sonuçlar almaktayız_ Bunun en son örneği, ozon Ancak, Türkiye'nin enerji talebindeki sürekli artışa rağmen 201 O yılında kişi başına düşecek ortalama karbondioksit emisyon miktarı: • Dünya ortalamasının biraz üzerinde, •OECD ortalamasının ise ancak beşte ikisi seviyesinde olacaktır, 2010 yılında, birincil enerji talebinin yaklaşık %70'ini ithal etmesi beklenen ve önümüzdeki yıllarda enerji açığı tehlikesi ile ka rşılaşacak olan ülkemizin, bu tehlikeyi gözardı ederek enerji talebinde indirim yapmak suretiyle, karbondioksit emisyon miktarını 1990 yılı seviyesine düşürmesi mümkün görülmemektedir, "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan hesaplamalara göre, kaynak bazında yakıt ikamesine gidilerek doğal gaz arzının 2010 yılında 50 milyar m3 'e çıkarılması öngöriilınektediıc " tabakasının incelmesine dair Montreal Protokolü'nün uygulanmasında gösterilen başarıdan dolayı Bakanlığımıza Birleşmiş Milletler Çevre Teşki latı (UNEP) tarafından verilen ödüldür, Bu bağlamda, Avrupa Birl iği'ne tam üye olma çalışmalarımızı da dikkate alarak, yakın gelecekte İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında da olumlu adımlar atabileceğimizi ve başta enerji sektörü olmak üzere ulaştırma, tarım, ormancılık, sanayi ve diğer sektörlerde sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda iyi bir işbirliği örneği vererek başarılı çalışmalar yapabileceğimizi düşünüyorum, Ülkemizde yıllar itibariyle enerji talebindeki artış, enerjinin doyma noktasına ulaşmadığını ortaya koymaktadır, Türkiye, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi enerjiye olan talebini doyma noktasına ulaştırabilirse, ekonomik kalkınmasını da az enerji kullanarak Bu seminerin, bilgi iletişimi bakımından önemli bir eksikliği yerine geti receğini ümit eder, çal ışmaların olumlu sonuç vermesi dileğiyle, hepinizi saygıyla tekrar selamlarım, Doğol Gaz Dergisi 33 Mart-Nisan 2000 Sayı 67

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=