Doğalgaz Dergisi 67. Sayı (Mart-Nisan 2000)

akıbeti ve bu hakim durumun devrinin ilgili pazardaki rekabet üzerine etkilerine ilişkin Rekabet Kurulu'nun görüşünün alınması ve ihale sonrasında özelleştirme yoluyla devralma işleminin Rekabet Kurulu'nun iznine tabi kılınması ile Rekabet politikasının, özelleştirme işlemlerinde, etkin bir rol oynaması sağlanmıştır. Yukarıda özetlenen özelleştirme işlemlerine yönelik rekabet kurallarının uygulanma usulü, devralma öncesi döneme ilişkindir. Devralma işleminden sonra söz konusu teşebbüsün diğer tüm teşebbüsler gibi Kanun'un hükümlerine tabi olacağı açıktır. Bu noktada, özellikle Kanun'un "Hakim Durumun Kötüye Kullanılması"nı yasaklayan hükümleri önem kazanmaktadır. Elektrik Enerjisi Elektrik enerjisi, genellikle ikame edilememesi, hemen tüm sektörler için temel girdi niteliği taşıması ve dolayısıyla sanayinin rekabet gücünü doğrudan etkiler konumda bulunması nedeniyle ülke ekonomilerinde özel ve farkl ı bir yere sahiptir. Elektrik enerjisi, üretimi, iletimi ve dağıtımı sermaye yoğun olup, yüksek oranlarda yatırım harcaması, yeni tesislerin kurulması için uzun dönemli planlama ve finansman gerektirmektedir. Elektrik enerjisi diğer enerji türlerinden farklı olarak tüketilmeden üretilemeyen bir enerjidir. Başka bir ifadeyle elektriğin üretimiyle tüketimi birlikte gerçekleşmektedir. Bu ise, sözkonusu sektörün gireli verdiği kesimlerden etkilenmesi anlamına gelir. Çok yüksek maliyetli olması ve fiziki olarak çok büyük mekanlar gerektirmesi nedeniyle el ektriğin stoklama olanağı bulunmamaktadır. Elektrik enerjisinin bir diğer özelliği de, üretimin kesintisiz devam etmek zorunda olmasıdır. Bu nedenle üretimde daima belirli bir yedek kapasitenin hazır bulunması gerekmektedir. Ekonomik gelişme ile enerji kullanımı arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için hesaplanan esneklik katsayısı özellikle gel işmekte olan ülkeler için 1'e yakın değerler taşımaktadır. Bunun anlamı ekonomide % 1'lik bir büyümenin genel enerji talebinde de % 1'lik bir artışa yol açacağıdır. Elektrik enerjisi ile GSMH arasındaki ilişkiye bakıldığında esneklik katsayısın ın 1'den büyük olduğu görülmektedir. Türkiye'de 1970-1990 arasındaki elektrik katsayısı ile ekonomik gelişme arasındaki esneklik katsayısı 1.05 olarak gerçekleşmiştir. Diğer bir ifadeyle, bu dönemde GSMH'cleki artıştan daha fazla bir elektrik talebine ihtiyaç duyulmuştur. M•M@t!l•t\fflfW tıs Article Gel işmekte olan ülkelerde enerji talebindeki hızlı artışa rağmen kapasite artışının sağlanamaması ve enerji arzının kısıtlı kalması (1970'lercleki petrol şoku ve nükleer enerjiye karşı duyulan endişelerin artması gibi nedenlerle) sanayi üretiminin aksaması ve enerji fiyatlarının yükselmesi gibi ülkelerin rekabet gücünü düşürücü sonuçlar doğurmuştur. Bu gelişmenin ele bir sonucu olarak, 1980'lerin başından itibaren, elektrik sektöründe mülkiyet yapısı sorgulanmaya başlanmış ve bir çok ülkede daha fazla serbestleşme, düzenlenme (regülasyon) ve rekabete açma uygulamaları görülmeye başlanmıştır. Regülasyon ve Rekabet Elektrik sektörünün en önemli özelliklerinden biri ele üretim yönüyle değil ama iletim ve dağıtım (tüketiciye arz hariç) yönüyle doğal tekel niteliği göstermesidir. Bunun anlamı öncelikle, ölçek ve kapsam ekonomileri bakımından elektrik hizmetlerinin tek bir firma tarafından yerine getirilmesinin, birden çok firma tarafından aynı işin yapılmasından daha düşük maliyetli olacağıdır. Elektrik enerjisinin üretimi ile iletimi ve dağıtımı seviyelerindeki bu farklılık, bizi üretimin ve tüketiciye sunumun rekabete açılabileceği, iletim ve dağıtım seviyelerinde ise, kısmi rekabetin o luşturabileceği ve özelleştirme sonrasında sektörün gözetim, denetim ve düzenlenmesinin bir düzenleyici organa (regulatory body) b ı rakılabi leceği sonucuna götürmektedir. Elektrik arzında rekabetin tesisi üretim ile karşılaştırıldığında çok daha sorunludur. Dikey entegre tekelci yapı içinde iletim ve/veya dağıtım sistemine girişin bazı sorunlar yaratması doğaldır. Ancak bu durum bu alanın rekabete açılması nı ve tüketicilerin alternatif kaynaktan elektrik kullanım imkanına kavuşmasını engellememelidir. Nitekim, güçlüklere rağmen örneğin İngiltere'cle 1993-1994 yıllarında 1 megawatt üstü elektrik kullanan tüketici talebinin % 57'si ilgili bölgenin dışındaki diğer sağlayıcılardan karşılanmıştır. Elektrik üretiminin rekabete açılabilmesi öncelikle, üretimin ve iletimin ayrışmasına bağlıdır. Bu ayrışmadan sonra üretimde öze ll eştirme ve rekabet göreceli olarak daha sorunsuz gerçekleşebilmektedir. Ancak burada da, diğer ülke deneyleri ışığında, yine elektrik enerjisinin bilinen özellikleri gereği tümüyle rekabete açmaktan söz etmeye imkan yoktur. Öncelikle elektrik santralinin nereye kurulacağından hangi teknolojinin seçileceğine kadar bir dizi parametre kamu eliyle belirlenmektedir. Daha önemlisi, üretilen elektrik, belirlenmiş fiyat üzerinden iletimden sorumlu bir kamu kuruluşuna ya da "regule" edilmiş bir özel tekele satılmaktadır. Ancak, yine diğer ülke deneyleri üretimin özelleştiril mesinin ve rekabete açılmasının teknolojik gelişmeye ve üretim artışına yol açtığını açıkça göstermektedir. --------------11& Mart-Nisan 2000 Sayı 67

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=