Doğalgaz Dergisi 67. Sayı (Mart-Nisan 2000)

Makale üzerine arz güvenliğine, fiyat ayarlamalarına, elektriğin kalitesi ve çevre korumasına ilişkin çeşitli sorumluluklar yükleyebilecekleri, ancak bu yükümlülüklerin açık bir şekilde tanımlan ması ve şeffaflık, eşitlik ölçülerine göre düzenlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun kurulmasından bu yana enerji sektöründeki düzenlemelerin üye devletlerin münhasır yetkisinde olması hususu, özellikle ATAD ve Avrupa Komisyonu tarafından sorgulanır hale gelmiştir. ATAD, bu konudaki son içtihatlarında Avrupa Komisyonu'nun Roma Antlaşması'nın 90 ıncı maddesine dayanarak elektrik sektörünün yeniden yapılandırılmasına ilişkin üye devletlere yönelik bağlayıcı düzenlemeler getirebileceğini kabul etmiştir. Sonuç olarak,topluluk rekabet ku rall arının enerji sektöründe daha etkin bir şekilde uygulanmasının, üye ülkelerin sistemleri nin uyumlaştırılara k birbiriyle bağlantılarının sağlanması ve bu konuda tek pazarın oluşturulması konusunda büyük önem arz ettiği ve topluluğun tam ekonomik entegrasyon hedefi açısından da bir gereklilik halini aldığı AB'de giderek yaygınl ık kazanan bir görüştür. Türkiye Ülkemizin uzun dönem elektrik enerjisi talebi; yı l lık % 8'Iik bir talep artışı varsayımına göre 2000 ve 201O yılları itibariyle, s ırasıyla 130.350 ve 271.450 GWh olarak tahmin edilmektedir. 1996-2000 yılları arasında elektrik enerjisi talebinin karşılanabilmesi için sektördeki finansman ihtiyacı, en iyimser varsayımlara göre yılda ortalama 1.3 milyar dolar civarın dadır. Buna ek olarak, bu sistemi besleyecek iletim ve dağıtım yatı rı mla r ı için de ihtiyaç duyulan kaynak tutarının yıllık ortalama 2 milyar dolar civarında gerçekleşeceği hesaplanmaktadır. Ayrıca, mevcut dağıtım şebekelerinin iyileştirilmesi için 10 yıl süreyle her yıl asgari 1 milyar dolarlık ilave yatırımın gerekeceği gözönüne al ı ndığında sektörün toplam finansman ihtiyacının yüksekliği daha açık bir biçimde anlaşılacaktı r. Bunun yanı nda, son yıllarda başta Dünya Bankası olmak üzere uluslararası finans kuruluşların ın enerji sektörünün finansman ı için ayırdı kları kaynaklar önemli ölçüde azalmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin borç stokların ın önemli bir bölümünü, başta elektrik olmak üzere, enerji sektörü yatırımlarında kullandıkları krediler oluşturmaktadı r. Bu durum ülkelerin borç servislerini olumsuz yönde etkilemektedir. Kaynak yaratma ve harcama tutarlarının yüz trilyonları bulduğu ülkemiz enerji sektöründe, sağlıksız karar alma ve uygulama mekanizmaları mevcuttur. Yanlış yer seçimi, plansız ve keyfi dağıtım yatırımları büyük kaynak israflarına yol açmaktad ır. Doğal Goz Dergisi 62 Bu koşullar altında, elektrik sektörünün serbestleşmesine ve rekabete açılmasına duyulan ihtiyaç açıktır. Türkiye elektrik sektörünün yeniden yapı land ır ılm ası çerçevesinde; • 11.09.1982 tarihli 2705 sayılı Kanun ile santral kurma tekeli kaldırıl mış, • 04.12.1984 tarihli 3096 sayılı Kanun'la TEK dışındaki özel hukuk hükümlerine tabi yerli ve yabancı şirketlerin elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti ile görevlendirilmeleri imkanı sağlanmış, • 1993-1994'de TEK, TEAŞ ve TEDAŞ olarak yeniden yapıland ırı im ı ştır. Rekabet Kurulu'nun TEAŞ ve TEDAŞ Kararları Rekabet Kurulu önce (24.09.1998) tarihinde TEAŞ'a ait 10 termik santralin devir işlemlerine izin vermiştir. Yukarıda da beli rtildiği üzere, iletimin kamuda kalması nedeniyle üretim santrallerinin devir işlemleri Rekabet Kurulunun önünden sorunsuz geçmiştir. TEDAŞ Kararı için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Rekabet Kurulu'nun TEDAŞ'a ait 17 görev bölgesindeki elektrik dağıtım tesislerinin işletme haklarının devrine ilişkin 16.10.1998 tarihli 87/693-138 sayılı kararında, özetle aşağıdaki hususlara yer verilmiştir. "4054 sayı lı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 7. maddesine dayanılarak çıkarılan 1997/1 sayılı Rekabet Kurulu'ndan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ'de hangi hallerin birleşme veya devralma sayılacağı belirtilmiştir. Buna göre, söz konusu Tebliğ' in 2. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Herhangi bir teşebbüsün ya da kişinin diğer bir teşebbüsün malvarlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir kısmını ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren araçları devralması veya kontrol etmesi" şeklindeki (b) bendi, aynı maddenin "Bu Tebliğ bakımından kontrol, ayrı ayrı ya da birlikte, fiilen ya da hukuken bir teşebbüs üzerinde belirleyici etki uygulama olanağını sağlayan haklar, söz leşmeler veya başka araçlarla ve özellikle bir teşebbüsün malvarlığının tamamı veya bir kısmı üzerinde mülkiyet veya işleti l meye müsait bir kullanma hakkıyla veya bir teşebbüsün organlarının oluşumunda veya kararları üzerinde belirleyici etki sağlayan haklar veya sözleşmelerle meydana getirilebilir." şeklindeki son fıkrası ve kamuya devirler hariç öze lleştirme yoluyla devirlerin Tebliğ kapsamında olduğunu belirten Tebliğ'in 3(b) maddesi göz önüne alındığında yukarıda sözü edilen işlemlerin birer "Devralma" olduğu anlaşılmaktadır. Dağıtım haklarının şirketlere münhasıran devredilmesi ve bu şekilde şirketlerin görevlendirildikleri bölgelerde tekel Mart-Nison 2000 S 67 C

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=