veya ithalatta yeni bağlantıların yapılması taşkömürü tüketiminin değiştirilmesi ile dengelenmektedir. Bu çerçevede talebin gelişimine baktığımızda, 2000 yılında 87 mtep olması beklenen talebin, 2005 yılında 130 mtep ve 201 O yılında 1 71 mtep'e ulaşması beklenmektedir. Toplam talep içerisindeki kaynakların 2000 yılında taşkömürü % 15, linyit% 15, petrol % 42, doğal gaz % 16, yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları % 1 2 oranında pay alması bu oranların 201 O yılında taşkömürü % 18, linyit% 15, petrol % 27, doğal gaz % 29, nükleer % 2 ve yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının ise % 9 olması beklenmektedir. Article ise 295 milyar kWh'e ulaşması beklenmektedir. 201 O yılı elektrik enerjisi talebinin % 32'sinin doğal gaz, % 22'sinin hidrolik, o/o33'ünün linyit, o/o8'inin taşkömürü ve % 5'inin nükleer santrallerden karşılanması planlanmıştır. 201O yılında toplam elektrik enerjisi talebinin karşılanmasında hidrolik enerjinin payının % 22 olması beklenmekle birlikte, bugün için bilinen toplam 124 milyar kWh'lik hidrolik potansiyelin yaklaşık 65-70 milyar kWh'nin, diğer bir deyişle % 55'nin değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda önem kazanan çevre faktörünün göz önünde bulundurulması neticesinde, yakın bir geçmişte ülke enerji arzında yer alan Hepimizin bildiği gibi, hemen hemen tüm geleneksel enerji kaynaklarına sahip olmamıza rağmen, linyit ve hidrolik enerji kaynağı dışındaki kaynaklarımız ülke enerji ihtiyacını karşılayabilecek miktarda değildir. "Doğal gaz kullanımının giderek yaygınlaşması, özellikle büyük doğal gaz; temiz yakıt ve kolay taşınabilir olması özelliği ile hızlı bir gelişim göstermiştir. Doğal gaz kullanımının giderek yaygınlaşması, özellikle büyük şehirlerdeki kirliliğin önlenebilmesi amacıyla 1980'li yıllarda başlanan ısınma amaçlı taşkömürü ithalatınının azaltılmasını sağlamakla birlikte, fazla kaliteli olmayan linyitlerimizin sanayi ve ısınma amaçlı tüketimlerinin düşmesine de neden olmuştur. Ancak yapılan planlama çalışmaları sonuçlarına göre özellikle santral taleplerine paralel olarak, bu kaynağın üretiminde önemli artışların olması beklenmektedir. şehirlerdeki kirliliğin önlenebilmesi amacıyla 1980 'li yıllarda 2010 yılında, 1999 yılı seviyesine göre iki kattan fazla artması beklenen talep, kısıtlı enerji kaynaklarımız nedeniyle, beraberinde büyük bir enerji ithalatını da getirmektedir. Böylece 1999 yılında toplam enerji tüketiminin % 36'sı yerli kaynaklarla karşılanırken, bu oranın 2010 yılında % 28 olması beklenmektedir. başlanan ısınma amaçlı taşkömürü ithalatınının azaltılmasını sağlamakla birlikte, fazla kaliteli olmayan linyit/erimizin sanayi ve ısınma amaçlı tüketimlerinin düşmesinede neden olmuştur. " Bugün olduğu gibi gelecekte de başlıca ithal kaynakları petrol, doğal gaz ve taşkömürü olacaktır. 201 O yılında 1 24 mtep olması beklenen toplam ithalatın % 37'sini petrol, % 40'nı doğal gaz ve % 23'nü ise taşkömürü oluşturacaktır. Petrol ithalatı sanayi sektörünün yanısıra büyük ağırlıkla ulaştırma sektörünün talebinin karşılanması amacıyla ortaya çıkarken, ithal edilmesi düşünülen doğal gazın yaklaşık % 69'nun elektrik santrallerinde tüketilmesi, taşkömürü ithalatının ise kurulması düşünülen ithal kömüre dayalı santrallerin yakıt taleplerinin karşılanmasının yanısıra, daha öncede belirttiğim gibi planlama çalışmalarinde denge kaynak olarak ele alınması özelliği ile sanayi sektörü ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla ortaya çıkmaktadır. Aynı dönemde elektrik enerjisi talebinin ise 2000 yılında 127 milyar kWh'ten 2005 yılında 197 milyar kWh'e, 2010 yılında Kömür tüketimindeki büyük artışlarla birlikte, genel olarak enerji tüketiminde beklenen artışlar, çevrenin korunması açısından beraberinde gerek ulusal, gerekse uluslararası platformlarda ülke olarak uymamız gereken bazı şartların yerine getirilmesini gerektirmektedir. Bu nedenle enerjinin üretiminden tüketimine kadar her aşamasında, çevreyi olumsuz yönde daha az etkileyecek teknolojilerin seçimi, enerji tasarrufu ve verimliliğin arttırılması gibi hususlar önem kazanmaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak, Bakanlığın sorumluluğunda bulunan enerjinin üretiminden tüketimine kadar her aşamasında, ekonomik koşulların elverdiği ölçüde çevrenin korunması hususuna, hem enerji planlaması çalışmalarında hem de projelerin uygulanması esnasında gereken önem verilmektedir. * Çevre Bakanlığı tarafından 13 Nisan 2000 tarihinde İstanbul'da düzenlenen "Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Semineri'nde" sunulmuştur. Doğal Gaz Dergisi 103 Eylul -Ekim 2000 Soyı 70
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=