örüs • opinion Mavi Akımın Rusya Açısından Stratejik Önemi Rusya'nın 21. yüzyılın enerji süper gücü olma stratejisi içerisindeki başrol oyunu bir çoğunun düşündüğünün aksine petrol yerine doğal gaza verilmiştir. Zira dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerinin Rusya'ya ait olması ve Türkmenistan gibi uluslararası piyasalara çıkışı olmayan ülkelerin gaz rezervlerini kontrol imkanına sahip olması Rusya'nın bu kararı almasında etkili olmuştur. Soğuk savaş döneminin süper gücü Rusya'nın SSCB'nin dağılmasından sonra bu niteliğini kaybetmesi Rusya'yı elindeki imkanları yeniden değerlendirmeye itmiştir. Bu yeni değerlendirme sürecinde ABD ile ne ekonomik ve ne de askeri olarak yarışması neredeyse imkansız olan Rusya elindeki zengin enerji kaynaklarını stratejik olarak kullanmak yönünde karar almıştır. Özellikle Putin ile beraber Rus dış politikasında bir parametre değişimi yaşanmış ve "enerji diplomasisi" dış politikanın öncelikli araçlarından birisi haline gelmiştir. Nitekim Rusya'nın Mavi Akım Projesi'ni bir an önce hayata geçirme isteği de ekonomik olmakla beraber hem de stratejiktir. Mavi Akım Projesi aslında Rusya açısından çok iyi bir enerji stratejisi örneği teşkil ederken, Türkiye açısından ise bir enerji stratejisizliği abidesi olarak tarihe geçecektir. Rusya'nın Türkiye'ye yönelik doğal gaz enerji politikalarında temel hedef Türk doğal gaz piyasasını ele geçirmek şeklinde gözükse de aslında arka planda Gazprom'un amacının Avrupa pazarlarında kendisine karşı ciddi rakip olabilecek Türkmen, Azeri ve lran gazının önünü kesmek olduğu gözükmektedir. Rusya ile yapılan Mavi Akım anlaşmasında Rusya anlaşma metnine 4. maddeyi koyarak kendi rızası olmadan alınan gazı Avrupa'ya satamayacağımıza dair bir garanti elde etmiştir. Rusya için Avrupa'daki en ciddi rakipler de Mavi Akım'ın daha erken devreye girmesiyle devre dışı kalmıştır. Diğer yandan SSCB'nin dağılmasından sonra eski birlik ülkelerinden geçen ve üçüncü ülkelere ihraç edilen boru hatlarının Ukrayna ve Baltıklar örneğinde olduğu gibi geçiş ülkeleriyle sürekli sorunlarla karşılanılmış olması Rusya'yı hiçbir geçiş ülkesine bağımlı kılmayacak direkt hatların inşasına yöneltmiştir. Türkiye'nin ulusal bir enerji stratejisini gerçek anlamda oluşturamadığı çok açıktır. Proje sayısının fazlasıyla artması ve değişik kaynaklardan çelişkili istatistiksel tahminler gelmesi de buradan kaynaklanmaktadır. Yıllık olarak 29 milyon ton ham petrol ve 17 milyar metreküp doğal gaz ithal eden Türkiye bu ithalatta ham petrol ihtiyacının yüzde 91 'ini ve doğalgaz ihtiyacının ise yaklaşık yüzde 98'ini ithal etmektedir. Türkiye enerjide neredeyse tamamıyla dışa bağımlı olduğu halde ne bir enerji siyaseti ve ne de enerji ithalatı politikası geliştirebilmiş değildir. Türkiye'nin Bir Enerji Stratejisi Var mıdır? Soğuk savaş sonrası dönemde, Türkiye'nin ulusal bir enerji stratejisini gerçek anlamda oluşturamadığı çok açıktır. Proje sayısının fazlasıyla artması ve değişik kaynaklardan çelişkili istatistiksel tahminler gelmesi de buradan kaynaklanmaktadır. Yıllık olarak 29 milyon ton ham petrol ve 17 milyar metreküp doğal gaz ithal eden Türkiye bu ithalatta ham petrol ihtiyacının yüzde 91'ini ve doğal gaz ihtiyacının ise yaklaşık yüzde 98'ini ithal etmektedir. Türkiye enerjide neredeyse tamamıyla dışa bağımlı olduğu halde ne bir enerji siyaseti ve ne de enerji ithalatı politikası geliştirebilmiş değildir. Rusya ile iki doğal gaz anlaşmasına rağmen bir üçüncüsünün imzalanmasında Ankara'nın stratejik bir planlaması yerine belirli siyasi çevrelerin lobicilik faaliyetlerinin daha etkili olması, ulusal doğal gaz stratejisinin durumunu (veya stratejisizliğini) göstermektedir. Türkiye'nin son 10 yılda uyguladığı yanlış enerji stratejileri ile uğramış olduğu ekonomik, politik ve stratejik kayıplar aşağıdaki şekilde özetlenebilir: ♦ Rusya federasyonu ile yapılan üç ayrı doğal gaz alım anlaşmasıyla ülkenin "enerji güvenliği" dikkate alınmamış ve doğal gazda yaklaşık yüzde 60 oranında Rusya'ya bağımlılık yaratılmıştır. ♦ Türkiye ile Rusya arasında Türkiye aleyhine var olan ticaret açığı daha da büyütülmüştür. ♦ Doğal gaz karşılığı kısmen de olsa mal satma koşulu getirilmeyerek Türkiye'nin ihracat kapasitesi sınırlandırılmıştır. ♦ Türk Cumhuriyetleri ile doğal gaz anlaşmaları sağlanabilecek olan olası entegrasyon engellenmiştir. ♦ Türk Cumhuriyetleri ile ekonomik ve ticari ilişkiler zayıflatılmıştır. ♦ Türk Cumhuriyetleri, güzergah sorunları ve bölgede başka alıcıların olmaması sebebiyle doğal gazlarını sadece tek ülkeye ve ucuz fiyattan satarak Rusya'ya olan ekonomik ve politik bağımlılıklarını arttırılmışlardır. ♦ Ekonomik olarak pahalı anlaşmalar yapılmış ve Türkiye'nin milyarlarca dolar ekonomik kaybına sebep olunmuştur. Bütün bunlar göz önüne alındığında Türkiye'nin yeni bir "enerji stratejisi"ne ihtiyacı olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Yeni bir enerji stratejisinin ana parametreleri şunlar olmalıdır: O Temin edilecek enerji kesintisiz, güvenilir, temiz ve ucuz olmalıdır. O Temin edilecek kaynaklar mutlaka çeşitlendirilmelidir. O Kaynak çeşitliliğinde coğrafya ve jeostrateji gözönüne alınmalıdır. O Dış kaynaklarda bir ülkeye olan bağımlılık AB standardı olan yüzde 30'u geçmemelidir. O Dış tercih öncelikle Türk cumhuriyetlerine yönelik olarak kullanılmalıdır. O Enerji tüketimi iç kaynaklara göre düzenlenmeli yerel kaynaklarla elektrik enerjisi üretimi mümkün iken mevcut santraller doğal gaza dönüştürülmemelidir. Doğal Gaz, LPG ve Fuel Oil Dergisi Em Eylül / Sayı 88 � -------------__.;;==----------------'
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=