Doğalgaz Dergisi 89. Sayı (Eylül 2003)

örüs • opinion Ortada imzalanmış ve her iki ülke parlamentoları tarafından onaylanmış uluslararası bir anlaşma mevcuttur. Türkiye'nin altına imza atmış olduğu bu anlaşmadan bu saatten sonra vazgeçmesi düşünülemez. Yapılması gereken bu projeye karşıtlığı ile bilinen ABD ve İngiltere lobisinin etkisi altına girmeden ve böylesine hassas birprojeyi iç politika malzemesi yapmadan bütün diplomatik kanalları açık tutarak sorunun Türkiye 'nin azami menfaatlerigöz önüne alınarak bir an önce çözülmesidir. Sonuç: Mavi Akım Türk-Rus ilişkileri içerisinde (özellikle de Rusya açısından) önemli bir projedir. Ancak Türkiye'nin daha çok Rusya lehine olan bu projenin anlaşmasını imzalarken gerekli pazarlıkları yapamadığı düşünülmektedir. Rusya Federasyonu'nun sürdürdüğü doğal gaz lobicilik faaliyetlerinin başarıya ulaşmasıyla Rusya sadece Türkiye doğal gaz pazarının yüzde 60'ından fazlasını ele geçirmekle kalmamış, aynı zamanda Türkiye'ye doğal gaz satmak isteyen Türkmenistan'ı da devre dışı bırakmıştır. Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki en iddialı proje olan Mavi Akım Projesi'nin bitirilmiş olmasına rağmen fiyat ve miktar bakımından birtakım sorunların ortaya çıkması ve bu sorunların kısa vadede çözülememesi durumda Türkiye ile Rusya arasında aslında çok hassas bir yapıda olan ekonomik ve ticari ilişkileri olumsuz etkilemesi muhtemeldir. 2002 yılı itibariyle iki ülke arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 5 milyar dolar civarındadır. Geçen yıl itibariyle 500 milyon dolarlık bir bavul ticaretinin yapıldığı hesaplanmaktadır. Rusya tarafı bavul ticaretinin 3 milyar dolara kadar ulaştığını iddia etmektedir. Yanı sıra; toplam müteahhitlik hizmetlerinin 1O milyar dolar civarında olduğu ve her yıl Türkiye'yi yaklaşık 1 milyon Rus turistin ziyaret ettiği de göz önüne alınırsa hiç de azımsanmayacak bir ekonomik ve ticari ilişkiler zincirinin Mavi Akım sorununun gölgesi altında kalacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Elbette ki, bütün bunlar Türkiye'nin Mavi Akım görüşmelerinde pazarlık sürecinden vazgeçmelidir manasına gelmemelidir. Ancak ortada imzalanmış ve her iki ülke parlamentoları tarafından onaylanmış uluslararası bir anlaşma mevcuttur. Türkiye'nin altına imza atmış olduğu bu anlaşmadan bu saatten sonra vazgeçmesi düşünülemez. Yapılması gereken bu projeye karşıtlığı ile bilinen ABD ve İngiltere lobisinin etkisi altına girmeden ve böylesine hassas bir projeyi iç politika malzemesi yapmadan bütün diplomatik kanalları açık tutarak sorunun Türkiye'nin azami menfaatleri göz önüne alınarak bir an önce çözülmesidir. Aksi takdirde oldukça hassas dengeler üzerinde yapılandırılmaya çalışılan Türk-Rus ilişkileri bu proje sebebiyle ciddi zararlar görebilir. Mavi Akım Projesi ile aslında Türkiye'nin ciddi bir enerji stratejisinden yoksun olduğu da ortaya çıkmıştır. Türkiye Rusya Federasyonu ile imzalamış olduğu diğer iki doğal gaz alım anlaşmasının yanı sıra Mavi Akım Projesi'ni de imzalayarak Türkiye'nin enerji güvenliğini Rusya'nın insafına bırakmıştır. Türkiye önümüzdeki 25 yıllık doğal gaz politikasını ipotek altına almış olmasına rağmen yine de kullanabileceği bazı politik ve ekonomik araçlara sahiptir. Rusya ile imzalanan bu anlaşmalar karşılığında başta Rus Türkiye 'nin kısa vadede doğal gaz fazlası olduğu doğru olsa bile orta ve uzun vadede doğal gaz gereksinimimiz artacaktır. Bu sebeple Rusya dışındaki alternatifler Azerbaycan ve İran alternatifi de güçlü bir şekilde desteklenmelidir. Türkiye 'nin doğal gaz politikasındaki en büyük yanlışlık olan Türkmen doğal gazının alımı mutlaka gerçekleştirilmelidir. Gazprom şirketi olmak üzere Rus sermayeli büyük kuruluşların Türkiye'deki alt yapı yatırımlarına sermaye yatırmaları teşvik edilmeli ve Rusya ile sadece Rusya'da değil Türkiye'de ve daha da önemlisi Avrasya'da işbirliği imkanları geliştirilmelidir. Türkiye'nin kısa vadede doğal gaz fazlası olduğu doğru olsa bile orta ve uzun vadede doğal gaz gereksinimimiz artacaktır. Bu sebeple Rusya dışındaki alternatifler Azerbaycan ve İran alternatifi de güçlü bir şekilde desteklenmelidir. Türkiye'nin doğal gaz politikasındaki en büyük yanlışlık olan Türkmen doğal gazının alımı mutlaka gerçekleştirilmelidir. Türkiye ancak Türkmen doğal gazını Türkiye'ye getirebildiği takdirde Avrupa'ya enerji köprüsü olma iddiasını gerçekleştirebilir. Türkmen ve Azeri gazının Türkiye'ye getirilmesi sadece ekonomik sebeplerle değil, daha da önemlisi stratejik amaçlar bakımından son derece önemlidir. Bakü-Ceyhan'dan sonra Şah Deniz ve Trans-Hazar projeleriyle Azeri ve Türkmen gazının Türkiye'ye getirilmesiyle Türk Dünyası'ndaki entegrasyon sürecinde ciddi bir adım atılmış olacaktır. Doğal Gaz, LPG ve Fuel 011 Derg isi lll:fll Eylül / Sayı 88 � ---------------'=='---------------

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=