M Maka le yaran, statik bir dünyaya karşı dinamik Roma Antlaşması ile AET (Avrupa Eko- t Bağlı sanayiler oluşturulduğu için bir dünyaya kapı aralaması; hayal nomik Topluluğu)'e dönüşmüştür. Enerji doğolgozın payını artırmak, gücü geniş; yaratıcı beyinlerin yetişme- olanında boşlatılan birliktelik ise yine t Nükleer Santraller için azami güvensine fırsat tanımasıdır. Korumacılık ise, aynı yıl Nükleer Tesislerin güvenli çalış- liği tesis etmek, ve bunun aksine, daralan teknolojik im- tırıımosı kapsamında EURATOM (Avru- t Yenilenebilir enerji kaynaklarının kanlar, yopoyolarakcoziptutulonomo po Atom Enerjisi Topluluğu)'un kurul- payını artırmaktır. geleceği olmayan bazı iş alanları yü- mosıyla devam etmiştir. 1973 Petrol zünden insanların seçeneklerinin ve hayal dünyalarının sınırlanması, sonuçta daha statik bir dünyaya, hayal gücü sınırlı, bulduğuyla yetinen ve yeni serüvenlere girmeyi asla göze olamayan bireylerin yaşadığı bir topluma bizi mahkum kılmasıdır. Burada liberal ekonominin bir uzantısı olan doğolgoz sektöründe yaşanan liberalleşmenin, "AB Enerji Politikaları" gölgesindeki Türkiye gaz pazarı üzerindeki etkileri anlatılmaya çalışılacaktır. 2, Avrupa Birliği Enerji Politikaları Enerji sanayileşen dünyada hem ekonominin hem de sosyal hayatın can damarıdır. Enerjisiz bir sanayileşme düşünülemez. Sanayileşmenin dünyada hız kazanması ile beraber enerjiye giderek artan oranda ihtiyaç doğmuş ve denilebilir ki tüm uluslararası çatışmaların temelinde sınırlı olan enerji kaynaklarının ele geçirilme amacı vardır. Ben, burada üyesi olma yolunda çalıştığımız AB'nin enerji politikalarının gelişim süreci ve bu sürecin Türkiye'ye yansımalarından bahsedeceğim. Bugünkü AB'nin temeli de, "Ortak Enerji Politikası" oluşturma isteğine dayanmaktadır. 1950 yılında Fransız Dışişleri Bakanı Schuman'ın çağrısıyla Almanya, Belçika, Hollanda, İtalya, Lüksemburg ve Fransa, savaş sanayinin temel maddeleri olan kömür ile çeliğin üretim ve kullanımının ulusal üstü bir organın sorumluluğunda yönetilmesi için l 951 ' de Paris Antlaşması imzalanarak AKÇT (Avrupa Kömür Çelik Topluluğu) kuruldu. Enerji temelli bu birliktelik 1958 -!Doğal Gaz Dergisi, 2007/7 Krizi, petrole bağımlılığı azaltmak ve Ortak Enerji Politikaları oluşturmak için Avrupalıyı tahrik etmiştir. 1 973 - l 991 yılları arasında bu çalışmalar kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır Yapılan çalışmaların ilk somut sonucu 1991 'de Lahey'de Avrupa Enerji Şartının imzalanmasıdır. Bu anlaşmaya Topluluk üyeleri dışında, Kanoda, Japonya ve ABD'de taraf olmuştur. Bu anlaşmanın önemli özelliği, enerji konusunda Sovyetler Birliği, Orta Doğu ülkeleri ve Avrupa ülkeleri orasında dayanışma sağlayacak uı�slar arası bir konsensüs olmasıdır. 2.1. Avrupa Enerji Şartı; t Serbest Piyasaya işleyişini ve altyapının gelişmesi yoluyla ticaretin genişlemesini sağlamak, t Enerji Politikalarının Koordinasyonunu sağlamak, t Enerjinin optimal kullanımını sağlamak, t Çevrenin korunmasını sağlamak gibi hedefler içermektedir. 1 995 yılında "Avrupa Birliği İçin.Bir Enerji Politikası" başlıklı Beyaz Kitap (White Poper) yayımlandı. Bu kitap AB Anlaşmosı'ndo yer alan enerji konusunda ki mevcut yetkileri birleştiriyordu. Bu kitabın yayımlanmasıyla birlikte AB için somut or- tok bir enerji politikası oluşturulmaya başlanmıştır. Buradaki temel Enerji Politikası: t Dışa bağımlılığı azaltmakamacıyla, toplortı enerji tüketiminde kömürün payını korumak, Enerji politikasında basit çözümler yoktur. Bütün sorunları çözecek, sınırsız kirlenmeye yol açmayan ve ucuz olacak bir enerji kaynağı da henüz bulunmamıştır. Gaz, petrol, kömür, nükleer enerji ve yenilenebilir enerji gibi kaynakların hepsi güçlü noktalara ve zaaflara sahiptir. Diğer taraftan, ekonomik ve sosyal hayatımızın hemen bütün alanlarında enerji kullanılmaktadır. Enerji sanayileşen dünyada hem ekonominin hem de sosyal hayatın can damarıdır. Enerjisiz bir sanayileşme düşünülemez. Sanayileşmenin dünyada hız kazanması ile beraber enerjiye giderek ortan oranda ihtiyaç doğmuş ve denilebilir ki tüm uluslararası çotışmalann temelinde sınırlı olan enerji kaynaklarının ele geçirilme amacı vardır. 1 973' teki ilk petrol bunalımından önce, AB Üyesi Devletler, gelişmiş ülkelerin çoğu gibi, enerji tüketimlerinde tutumsuz davranıyorlardı ve ithalata aşırı bağımlıydılar. Petrol bunalımı, enerji arzını dış şoklardan koruyacak bir stratejiye ihtiyaç olduğunu gösterdi. l 980'Ierde bir başka ilgi konusu ortaya çıktı: çevre. Çıkarımdan kullanıma kadar, mevcut enerji sisteminin küresel çevreye çok zararlı olduğu genel olarak kabul edildi. Çevreyi tehlikeye atmadan. enerji sistemlerimizi nasıl yeniden yönlendireceğimiz konusu, önemli bir soru haline geldi ve bugün de öyledir. 1 980'Ierln sonunda, Avrupa Birliği yeni bir eğilimle karşı karşıya geldi: enerji piyasaları serbestleşme yönünde ilerliyordu. Bu bağlamda, ülkeler arasında parçalanmış ►
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=