Doğalgaz Dergisi 67. Sayı (Mart-Nisan 2000)

kaynakları üretiminde yıllık ortalama yüzde 1.3 artış sonucunda, 25 milyon (TEP) ton petrol eşdeğerinden 28 TEP'ye ulaşıldığını söyledi. Yıllar içinde yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları olan jeotermal ve güneş enerjisinin oranının artığını söyleyen Altaş, toplamda Türkiye'nin enerji potansiyeli açısından fakir olmadığına dikkat çekti. Türkiye'de linyit üretiminin toplam enerji üretim içinde yüzde 46 ile birinci sırayı aldığına dikkat çeken Macide Altaş, hidrolik enerji üretiminin ise 1999 yılında 35 milyar kW saat ile yüzde 11'e yükseldiğini aktardı. Verilen bilgiye göre, petrol, doğal gaz ve taşkömürü üretimi ise sayılanların aksine ihtiyacı karşılamaktan uzak kaldı. Yıllık ortalama yüzde 5 oranda artarak 1999 yılında 78 milyon TEP'e ulaşan enerji tüketimini karşılamak için, 2010 yılına kadar iki adet biner MW kurulu gücünde nükleer enerji santralinin devreye alınması planlanıyor. Ülkemizde tüketilen enerji kaynakları arasında petrol 1999 yılında yüzde 42 ile en yüksek payı al ıyor. İSO Başkanı Hüsamettin Kavi Son 1 O yılda enerji tüketiminde gözlenen en önemli değişiklik, doğal gaz üretiminin artması olarak dikkat çekiyor. Doğal gaz 1999 yılında 13 milyon TEP ile tüketimde yüzde 15 'lik bir paya sahiptir. Sanayide katılamamaları üzerine Macide Altaş tarafından sunuldu. Orhan Gülçat ve Selahattin Çimen tarafından hazırlanan bildiride aktarılan verilere göre, 1998 yılında toplam birincil enerji üretiminin yüzde 38'i yerli kaynaklardan sağlan mıştır. Bu rakamın giderek azalan bir eğilim halinde 201 O yılında yüzde 28, 2020 yılında ise yüzde 24 seviyesine düşeceği hesaplanmaktad ı r. Elektrik enerjisi kurulu gücü 1998 sonu itibariyle 26 bin MW'a ulaşmış bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl elektrik enerjisi talebi bir önceki yıla göre yüzde 7 artarak yaklaşık 118 milyar kW/ h olarak gerçekleşmiştir. Türkiye'nin hızla artan elektrik enerjisi ihtiy acını karşı lamak için yapılan projeksiyonlara göre, 2020 yılına kadar mevcut kurulu güce ilaveten yaklaşık 84 bin MW'lı k kapasite tesis edilmek durumundadır. Bu artış, mevcut gücümüzün yaklaşık 4 katıdır. Son 1 O yılda enerji tüketiminde gözlenen en önemli değişiklik, doğal gaz üretiminin artması olarak dikkat çekiyor. Ülkemizde doğal gaz 1999 yılında 13 milyon TEP ile tüketimde yüzde 15'Iik bir paya sahip. doğal gaz yakıtlı santrallere Türkiye'de artan bir ivmeyle yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yap-işletdevret modeliyle devreye sokulabilmesi için de çalışmalar yapılmaktadır. Rüzgar enerjisinden elektrik üretimi teknolojisindeki hızlı gelişmelerle konu özel sektörün de ilgisini çekmiştir. Halen otoprodüktör statüsünde bulunan 7.2 MW gücünde iki rüzgar enerjisi santrali devrededir. Çok sayıda santral için de DPT onayı alınmıştır. Mevcut termik santrallerin verimliliğini artırmak için geliştirilen işletme hakkı devri modeli kapsamında, toplam kurulu gücü 4730 MW olan 8 termik santralin ihale işlemleri tamamlanmış olup, en uygun teklif veren 6 konsorsiyumun kurmuş oldukları görev şirketleri ile işletme hakkı devir sözleşmeleri imzalanarak yürürlüğe girmiştir. Sanayide doğal gaz yakıtlı santrallere doğru bir yönelme var ve doğal gaz kullanımın ı n artış ı büyük şehirlerdeki hava kirliliğini önemli ölçüde azaltıyor. Aynı yıl tüketimde hidrolik enerjinin payı yüzde 4, ticari olmayan kaynakların payı yüzde 9, yenilenebilir enerji kaynaklarının payı ise yüzde 1 olmuştur. Türkiye'nin son 10 yılda doğru bir yönelme vardır. Doğal gaz kullanımının artışı büyük şehirlerdeki hava kirliliğini önemli ölçüde azaltmıştır. genel enerji toplam artış hızı yüzde 5, elektrik enerjisi talep artış hızı ise yüzde 9 olmuştur. Bu oranlar dünya artış ortalamasının hayli üzerindedir. Enerji Sektöründe Son Gelişmeler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Semineri'nde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl ığı'nd an Orhan Gülçat ile Devlet Planlama Teşkilatı 'dan Selahattin Çimen tarafından ortak olarak hazırlanan Enerji Sektöründe Son Gelişmeler ve İklim Değişikliği başlıklı bildiri, toplantıya rahatsızlıkları nedeniyle Doğol Gaz Dergisi 30 Gün boyunca üç oturum halinde süren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Semineri'nde daha sonra Türkiye'de Birincil Enerjiden Kaynaklanan C0 2 Emisyonları, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık, Yeni Teknolojilerin C02 Emisyonu Azaltılmasındaki Etkisi, Enerji Tasarrufunun C0 2 Emisyonu Azaltılmasındaki Etkisi, Rüzgar Enerjisinin C0 2 Emisyonu Azaltılmasındaki Etkisi, Güneş Enerjisinin C0 2 Emisyonu Azaltılmasındaki Etkisi başlıklı bildiriler sunuldu. Seminer, tartışma ve değerlendi rme bölümüyle sona erdi. Mart-Nisan 2000 Sayı 67

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=