Evlerde ve sanayide kömür kullanımının azalarak doÄŸal gazın yaygınlaÅŸması hava kirliliÄŸini de önlüyor. Çevreye en az zarar veren yakıt türü olan doÄŸal gaz, yandığı zaman atık bırakmaması ve verimli kullanım saÄŸlamasıyla da diÄŸer yakıtları açık ara geride bırakıyor. GeliÅŸmiÅŸ ülkelerin hava kirliliÄŸini önlemek ve ürettiÄŸi enerjinin kalitesi bakımından büyük bir hızla doÄŸal gaza geçtiÄŸine, Avrupa’nın birçok ülkesinde doÄŸal gazın köyler düzeyine kadar yayıldığına dikkat çeken Enerya Genel Müdürü Arda BeÅŸtaÅŸ, ülkemizde de doÄŸal gazın yaygınlaÅŸmasını milli bir görev olarak gördüklerini belirtiyor. 

Dünya SaÄŸlık Örgütü’nün yayınladığı bir rapora göre, dünya genelinde her 10 kiÅŸiden dokuzu kirli hava soluyor. 2020 yılının ilk altı ayında kapanan kömürlü termik santraller ve karantina nedeniyle trafiÄŸin azalması bazı illerde hava kalitesini olumlu yönde etkilese de haziran ayı itibarıyla kirlilik artmaya devam ediyor. Bu artışın en büyük sebepleri arasında ise sanayi tesisleri ve evsel ısınma amaçlı kömür kullanımı geliyor.

Çevreyi en çok kirleten 3 madde doÄŸal gazda yok

DoÄŸal gazın çevreye en az zarar veren fosil yakıt olarak hava kirliliÄŸi ile mücadelede önemli bir mihenk taşı olduÄŸunu söyleyen Enerya Genel Müdürü Arda BeÅŸtaÅŸ ÅŸu deÄŸerlendirmede bulundu, “Çevreyi en çok kirleten üç faktör olan kükürt oksitler, is ve uçan kül parçacıkları ve yanmamış gazlar doÄŸal gaz dumanı içerisinde bulunmamaktadır. Bunlar hem çevre hem hava kalitesi hem de insan saÄŸlığı açısından zararlı maddelerdir. Ayrıca doÄŸal gaz verimli bir yakıt olması sebebiyle enerji tasarrufu saÄŸlıyor. Yandığı zaman atık bırakmıyor ve diÄŸer yakıtlardan daha hesaplı. Kurum, is gibi atık ürünleri de olmadığı için ısı transfer yüzeyleri temiz kalıyor. Temiz olması ve içerisinde kükürt bulunmamasından dolayı birçok sanayi sektöründe doÄŸrudan kullanılabilmesi hem sistem veriminin hem de ürünün kalitesinin artmasını saÄŸlıyor.”

DoÄŸalgaz açısından ülke olarak ÅŸanslıyız

Enerji üretimi için kullanılan kaynağın geliÅŸmiÅŸlik düzeyinin en büyük ölçüsü olduÄŸuna dikkat çeken BeÅŸtaÅŸ, “Kullanılan kaynağın verimliliÄŸi, doÄŸaya ve insana olan maliyetinin düÅŸüklüÄŸü, saÄŸladığı konforun yüksekliÄŸi temel kıstaslardır. Bu çerçeveden bakıldığında, tüm arayışlara cevap veren tek kaynağın doÄŸal gaz olduÄŸu net bir ÅŸekilde görülmektedir. GeliÅŸmiÅŸ ülkeler hava kirliliÄŸi oluÅŸturmaması, ürettiÄŸi enerjinin kalitesi bakımından büyük bir hızla doÄŸal gaza geçti. Türkiye coÄŸrafi konumu itibarıyla doÄŸal gaz için önemli bir merkez olarak yer almaktadır. Bu ülkemizin büyük bir ÅŸansı ve bunu iyi kullanmanın her ÅŸeyden önce milli bir görev ve zorunluluk olduÄŸuna inanıyoruz. Bunun yanı sıra enerji kaynakları ve üretim kabiliyetiyle kendine yeten bir ülke olabilmenin önemini bu süreçte daha iyi anladığımızı vurgulamak isterim. Dolayısıyla Karadeniz Tuna-1 sahasında bulunan yeni doÄŸal gaz rezervinin sürdürülebilir ekonomik büyümeye yaratacağı deÄŸerin yanı sıra enerji sektörümüzün geleceÄŸi adına da oldukça kıymetli olduÄŸu kanaatindeyiz. ” diye konuÅŸtu.